Ölüleri seviyorsun sonra... Şiir yazmış yazmamış, kat yapmış yapmamış, bomba koymus koymamış bütün
ölüleri seviyorsun. Ölülerden hınç alanları anlamıyorsun. Nasıl oluyor da teröristler ölü olarak ele geçiriliyor anlamıyorsun. Peki bu ölü olarak ele geçirilenler ne olarak gömülüyor! Bir terörist öldükten
sonra da terörist midir? Bir ölü nasıl terör eylemi yapabiliyor?
Insan öldüren ölüler mi var? Korku filmi mi çeviriyorsunuz yoksa benim devletim artık reenkarnasyona mı
inanıyor? Bir idam cezasını kaç kez infaz edebileceginizi sanıyorsunuz ki? Neden gencecik, çürümüş ölü
bedenleri yanyana dizip dünya aleme gösteriyorsunuz? Neden, en azından ölü genç kizların üstünü
örtmüyorsunuz? Onlarin çıplaklığı sizi utandirmıyor mu? Neden? Ölülerden ne istiyorsunuz? Önce
düsmanı vurup sonra mezarı başında bögüre bögüre ağlayan kahramanlar yasamayacak mı bir daha?
Reenkarnasyon onlar için geçerli degil mi? Ölüleri rahat bırakın. Onlara saygılı davranın. Onlar öldü.
Korkacak bir şey yok artık. Bu kardeş talanında hepsi bizim bahçemizin çocukları degil mi?.. Ölen,
öldüren... Madem ki bu ölmeler öldürmeler bitmiyor, bari gelin ölülerimizi ayni saygiyla gömelim.
Matemimizde ortak olalım.
"Siz her şey hakkında benden farklı düşünüyorsunuz,size binlerce farklı şey öğretilmiş ama yine de dikkat etmeniz gereken şeylerin farkında değilsiniz. Bana boşuna göz kırpıp durduğunuzun bilincinde misiniz? Tümüyle bana ait olmayan hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını görmüyor musunuz? Siz herkesi bir kutuya doldurmak, sonra da ne zaman kime gerek duyuyorsanız oradan çıkarmak istiyorsunuz: İşte bu arkadaşım, şu kuzenim, bu yaşlı vaftiz annem bu Aşkım, şu Doktorum, bu kurutulmuş çiçek Rodos Adası'ndan. Yeter artık beni rahat bırakın."