Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da.
Sayfa 158Kitabı okudu
644 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kalbi üşüyünce Aşka Ömrü üşüyünce dosta sarılanların hikayesi. 2015 Ocak Ayında 2.si için sabırsızlanıyorum. Bu kitabı bana tavsiye eden kitap dostuma sonsuz teşekkür ederim. Bende herkes okusun diye tavsiye ediyorum. Mutlaka okunmalı. Bu kitabı okumadan ve kendine uğramadan bu Dünya'dan gitme ve kalbine rahat ol. Daha ne diyim. İyi okumalar.
Güneş Çavması
Güneş ÇavmasıEsra van der Wiel · Epsilon Yayınları · 2013386 okunma
Reklam
Geçen gün Ceza Reisi bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin birşey. İsmi Âmak-ı Hayal. Senin anlayacağın hayalin dibi. Orda yazıyor: Bir gün Allah peygamberlerini çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağını vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir…” demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan birşey eksiltmeli… Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; “Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!” deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma.. Sonra en muhimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten…
Aşk; yürek ister! Senlik bi durum yok yani rahat ol! Can Yücel
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
"Hazır ol da değildik. Rahat da durmayacağız." Malcolm X
Reklam
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın giyimiyle,davranışıyla,kapıda bekleyen şoförü ve BMW'siyle o mahallede bir süper star gibi görünüyor ama nedense annesiyle babasının bunu pek önemsemediği duygusuna kapılıyordu. Sanki hâlâ evin eski kızıydı o. "Necla Hanım" değildi. Durup durup rahat olup olmadığını, kocasının ona iyi muamele edip etmediği sormaları sinir bozucu bir şeydi. Hatta yemekten sonra annesi mutfağa gittiğinde babası ona bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormuştu. Kendisini kocasının parasına muhtaç hissetmesinmiş, ne de olsa arkasında ailesi varmış, dara düşerse babasının biriktirdiği parayı kullanabilirmiş. Necla bu sözlerden önce dehşete düştü, sonra da içine bir acıma duygusu yayıldı. " Kaç para biriktirdin baba?" diye sordu. Adam gururla," bankada tam iki buçuk milyar lirası" olduğunu söyledi. Necla," Acaba babam bunun İstanbul' un iyi lokantalarında bir akşam yemeği parası olduğunu biliyor mu?" diye düşündü. Önce bu uçurumdan dehşete düştü ama sonra nedense birdenbire babasının çelimsiz omuzlarına sarılıp ağlamaya başladı. "Sağ ol baba, sağ ol, teşekkür ederim!"
SÜVEYŞ Dengesini uzun bıyıklarına borçlu yürürken Son derece ince bir kadın yüzünden sallantılı Sevişken bir orospu en mayhoş tenlisi Ortadoğunun Çeşmeden su içer gibi kolay rahat Avucunu çenesine dayayıp öptüğü Ama sadece öpmek mi O da ayrı mesele Saçındaki çiçeği yükleyip merhabasına Yoluna dikildiği ilk gündenberi onun Geceyi tutup getirmek birinci işi Sonra belirtmek geceyi en yavuz lâflarla Meryem kadifeden bir çingenedir Ama çay içmenin kadifesi mi olur O da ayrı mesele Gibi bir Erzurumlu yanından geçen minarelerin Daracık ıslığına buyur etmiş bütün mavilikleri Meryem Meryem benimle bir daha öyle konuşma Meryem Ay sessiz sedasız bir çingenedir İnan ol başımı alır giderim Ama nereye gidebilir O da ayrı mesele Biz seviştik Süveyş kanalı kapanmıştı Ellerimizin balıkları bütün kanallarda
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.