Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
En zevkli olan ne biliyo musunuz..? Beğenıyle okuduğun bir kıtabın yazarının hayatta oluşu.. Okunanların yaşananların gerçek oluşu bana ayrı bı heyecan vermekle kalmayıp kıtabı okumaya karşı farklı bi istek uyandırıyor bende. Hayatın toz pembe olmayışını bilmemden mıdır sence bu illa da 'yaşanılabilir bi roman" okuma isteğim? Psikiyatristlerin mesleki deneyimlerini okumak, adını sanını bılmediğimiz ınsanların sorunlarını bilmek, ınsanlarımızın hangı sorunlar ışığında psiyatrıste başvurduğunu bılmek, bizleri aydınlatıyor diye düşünüyorm.. Doktor Gary sayesinde okuyarak şahit olduğumuz sorunlar, Doktor Gary'nin vazifesi evet ama kitabın kapağında da adı yazan Gary Small'ın eşi olan Gigi Vorgan ıle olan mutlu evliliğinin olması okur da güvenilir hisler uyandırıyor. Bende oyle oldu şahsen. Bazen gülümseyerek bazen şaşırarak bazen de üzülerek okuduğum toplam 15 hıkaye, 15farklı hayat demek. Her hayattan birer parça alınıp okurların önüne sunulmuş. En beğendiğim hikaye ise, 'sahtekar psikiyatrist'ti. Sebebini, Doktor Gary Small'ın kendı tabırıyle akıl hocam dediği kişiyi kaybettiği anları anlatan satırlara borçluyum sanırım. Bir Psiyatristin Gizli Defteri, yazarın da girişte belirttiği gibi "..kendinde yardım alacak gücü bulanlara adanmış" bir kitap.
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · NTV Yayınları · 201630,5bin okunma
390 syf.
10/10 puan verdi
İnsanlar kitapları seçmez. Bu büyük bir yanılgı. Hikayeler kendi okurunu kendi seçer. Bunu şiirin ihtiyacı olan kişiye ait oluşuyla karıştırmayın. Bu, başlı başına bir hikaye. Eğer bir kitap sizin okumanızı istiyorsa okursunuz; er ya da geç. Butimar da öyle kitaplardan. Her okuruyla kati surette bir hikayesi olan ve okunmak için karşımıza
Butimar
ButimarKaan Murat Yanık · Kapı Yayınları · 20154,020 okunma
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Bazı yazarları ve eserlerini yorumlamak ve eleştirmek zordur. Zorluğu, eleştirinin, kitabın ağırlığı ve yazarının derinliği yanında hafif kalacak olması kaygısındandır. İhsan Oktay Anar’ın kitaplarını yorumlamak ve eleştirmek bu nedenle cesaret ister. Onun kitaplarını beğendiğini sıradan ifadelerle dile getirmek dahi kitaba hakaret olabilir
Galiz Kahraman
Galiz Kahramanİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20143,348 okunma
339 syf.
·
Puan vermedi
Sitede hakkında sadece 1 tane inceleme olan kitap. Bundan fazlasını hak ediyor bence. Salman Rushdie’yi bu kitaptan önce tanımıyordum açıkçası. Hint asıllı bu yazar biraz eleştiri konusunda dik sanırım bu sebeple Hindistan’da Pakistan’da falan kitapları yasaklanıyor hatta bir kitabında islama hakaret ettiği gerekçesiyle Humeyni tarafından hakkında ölüm fetvası çıkmış ki hala devam ediyor yanılmıyorsam. Radikal bir abimiz. Bizde de özellikle yazarı ve görüşlerini sevmiyorsak kitaplarını da okumama eğilimi vardır ya bence bu yüzden çok duyuramamış kendini kitap, yazarının sevimsizliği gölgesinde kalmış.(Tüm radikaller gibi.) Hayat öfkedir diyor. Tabii bildiğimiz gibi vur kır parçala konulu değil içinde her şey var. Çocuklukta yaşanan travmaların hayat boyu insanda bıraktığı etki, modern yaşam, saçmalık, eleştiri vs. Kahramanımız, Hint asıllı 55 yaşında felsefe profesörü Malik Solanka, gayet güzel bir hayatı varken bir anda işini(akademik hayatını), eşini ve 3 yaşındaki çocuğunu bırakıp İngiltere’den New York’a geliyor. Peki neden geliyor? Mesele tam da bu zaten. Amerika eleştirisi çok iyidir. Örneğin, Amerika’nın sınırsız gücü yüzünden korku dolu olduğunu dünyanın öfkesinden korktuğunu ve bu “öfke”nin adını kıskançlık olarak değiştirdiği söylüyor. Yer yer Doğu Batı karşıtlığı göndermeleri, mitoloji ya da edebi başyapıtlara göndermeleri ile bence gayet iyi bir romandı. Ve alırken okumanın zor olduğu biraz ağır bir roman olduğu söylenmişti bana ama hiç zorlamadı beni, akıp gidiyor farklı bir roman. Tavsiye ediyorum elbette.
Öfke
ÖfkeSalman Rushdie · Can Yayınları · 200891 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Körlük" adlı roman yazarının okuduğum ikinci kitabı. Son zamanlarda çok fazla karşıma çıkınca artık alıp okumak gerekliliği hissettim kendimde. Yazarın farklı bir tekniği var, dümdüz devam ediyor cümleler, diyalog için herhangi bir noktalama işareti yok. Cümleler uzun, sadece virgül kullanımı fazla falan... Fakat bu özellik hiçbir şekilde kitabın akıcılığına engel olmamış. Su gibi aktı gitti kitap. Yazarın sanırım böyle farklı bir yazım tekniği olmasını sevdim. Onu özgün kılmış. Kitabı tabii ki beğendim. Ilk başta izlenimim tamamen farklıydı kitapta fiziksel olarak bir körlük beklemiyordum, gerçi alttan alta mecazi körlük vardı tabii ki. Son iki gündür kitapla yatıp kalktım, şu yoğun ev temposunda elimden geldiğince her boş anımda okumaya çalıştım. Önceden kitabın konusu ile ilgili hiçbir bilgim yoktu, iyi ki de yoktu, öylesine merakımdan okudum. Iyi ki de okumuşum. İnsanların kör olsa bile ne kadar alçakça davrandıkları, yardımlaşma ve dayanışmanın önemi. Hayatta kalma mücadelesi vesaire. Mükemmel işlenmiş. Ve kadınlar... Her yerde her zaman kurban olan kadınlar... O sahneleri okurken dayanamadım. Ve kadının hayatta kalma mücadelesi, gücü... ve en önemlisi sevgisi... İnsanların körlüklerini iliklerime kadar hissettim. Asıl körlük, fiziksel olan değildir. Biz hepimiz gören körleriz, bir şekilde bir şeyleri görüyoruz ama susuyoruz. Kitap eminim herkese farklı bir bakış açısı kazandıracak... okuyun :)
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,4bin okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
Fantastik edebiyat hakkında (ayakları biraz daha yere basan büyülü gerçekçiliği hariç tutarsak) iki tane temel sıkıntım var. Aslında bunlara önyargı demek daha doğru olur. İlki, fantastik eserlerde yazarların kurduğu dünyayı anlatmaktan o dünyadaki insanı anlatmayı unuttuklarını düşünüyorum. Ya da, daha fenası, o kurduğu dünyayı derinliksiz
Ruh Dememi Bağışlayın
Ruh Dememi BağışlayınEmre Ergin · Ketebe Yayıncılık · 201822 okunma
Reklam
Roman Yazarının Gücü
Roman yazarı karşısında hepimiz imparatorun karşısındaki köleler gibiyizdir: Tek bir kelimeyle bizi azat edebilir. Onun sayesinde eski toplumsal konumumuzdan sıyrılıp generalin, dokumacının, şarkıcının, taşra soylusunun konumunu, köy hayatını, kumarı, avı, nefreti, aşkı, ordugâh hayatını tanırız. Onun sayesinde Napoléon, Savonarola, bir köylü, daha da önemlisi –asla tanışmayabileceğimiz bir hayatı yaşayarak– kendimiz oluruz. O yığınları, yalnızlığı, yaşlı kilise adamını, heykeltraşı, çocuğu, atı, ruhumuzu dillendirir. Onun sayesinde sırayla bütün canlıların kılığına giren gerçek Proteus oluruz. Art arda bütün bu kılıkları değiştirirken, müthiş bir güç ve çeviklik kazanmış ruhumuz için hepsinin bir oyundan, acıklı ama hoş, ama gerçeklikten yoksun bir maskeden ibaret olduğunu hissederiz. Talihsizliğimizin ya da talihimizin baskısından bir anlığına kurtuluruz; onunla ve başkalarının talihiyle oynarız. İşte bu yüzden de, güzel bir romanın son satırını okuduğumuzda, hüzünlü bir roman da olsa, büyük bir mutlulukla dolarız.
Sayfa 19 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.