"Geçmişte bulunduğumuz bir yere, mahallemize, okulumuza, sokağımıza, evimize rast gelince tuhaf duygulara kapılıyoruz. Oysa bazen geleceğimizde yer tutacak yerleri arşınlıyoruz ama hiç farkında değiliz."
Dostluk, ne gereksiz bir sözcük!
İnsanlar ağızlarında bu sözcüğü bıktırıncaya kadar geveliyorlar, hiçbirinin değeri kalmamış, tıpkı sevgi sözcüğünün öldürülünceye kadar gevelenerek değerini kaybettiği gibi.
Miras adı içerikle alakalı soru işareti bıraksa da kafada tahmin edilemeyen bir şekilde ilerliyor. Her sayfada biraz daha çözülen kitap okuyucuyu o soğukluğa, o derine çekmeyi başarsa da bazı cümlelerin sık tekrarı ara sıra yoruyor. Yer zaman kalp kırıklığı bıraktı avucuma yer zaman da öfke. Bir ailenin perde arkasını, depresifliği, reddedişi başarılı bir şekilde işlemiş
İnsanlara bir hediye vereceğim dedi Tanrı.
"Yine mi?" diye sordu Aziz Pierre endişe içinde.
"Onlara aynayı hediye edeceğim."
"Cam gibi bir şey mi?"
"Yok. Kendi suratlarını görmeleri için."
"Biraz haince olmaz mı?"
"Git gide uzayan kırışıklıkları, büyüyen yaşlılık lekelerini, yayılan kırmızı ergenlik lekelerini, gevşeyen ve sarkan tenlerini, kat kat olan gerdanlarını, saçlarına düşen ilk akı, son siyah saç telini, ..."