Bu kitap tam anlamı ile bir ilaç. Bozuk ruhumuzun, kararmış kalbimizin, bizi ele geçirmiş olan nefsimizin çaresi bu kitabı her an başucunda bulundurmak. Kitabı bitirmem çok uzun sürdü, araya da bilerek başka kitap almadım. Ağır da olsa bitireceğim dedim, bazı günler sadece 2 sayfa okuyabildim, fakat bitti. Bu eserin yalnızca bana ağır geldiğini düşünmüştüm, araştırma yaparken bunun çok yaşanan bir hal olduğunu öğrendim.
Bu eserde kalbi ve nefsi hastalıkların tedavisi maksatlı birçok prensip var, bu sebepten büyük üstadların bu kitabı önerdiğini öğrendim. Örneğin, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri nefsinin ıslâhı için Fütuhu’l Gayb kitabını manevî bir ameliyat niyetiyle ve nazarıyla okumuş ve tavsiye etmiştir.
Özetle, bu kitap bir hazine, benimse baş tacım oldu. Yolculuk öncesi kitapçıdan öylesine aldığım kitabın hayatıma bu kadar etki edeceği aklıma gelmezdi. Her müslümanın yoldaşı olacak nitelikte bir eser.
Fütuhu'l-GaybAbdülkadir Geylani · Sufi Kitap · 20191,464 okunma
"GERÇEK HASTALIK HANGİSİ"
Mevlana Muhammed Emin, ağır bir hastalığa tutulmuştu. Bu hastalığı epey bir zaman devam etti. Doktorların tedavisinden bir fayda görmedi. İmâm'ı Rabbanî'nin büyüklüğünü duyunca, tam bir yalvarma ile mektup yazıp, şifa ve deva olan dualarını istedi. İmâm-ı Rabbani, onun arzusu üzerine şu mektubu gönderdi:
"Kıymetli oğlum! Kendi üzerinize şefkatli bir anne gibi titremeniz ne zamana kadar sürecek? Kendiniz için üzülmeniz, dertlenmeniz, ne kadar devam edecek! Kendini ve herkesi ölü olarak düşünmek, hissiz ve hareketsiz şeyler gibi bilmek lazımdır. 'Elbette sen öleceksin, o kafirler de ölecekler...' (Zümer-30) ayet-i kerimedir. Bu birkaç günlük dünya hayatında, çok zikr ederek, kalp hastalığından kurtulmak en mühim iştir. Bu kısa zamanda manevi hastalıkların ilacı, Allahü Tealayı hatırlamaktır. Maksatların en büyüğü olan kalp, Allah'tan başkasına tutulursa ondan ne hayır gelir. Ahirette kalp selameti isterler. Ruhun, Allah'tan başka şeylerden kurtulmasını ararlar. Bizim gibi dar düşünceliler, daima kalp ve ruhumuzu başka şeylere bağlamak için sebepler aramağı düşünürüz. Heyhat! Heyhat! Ne yapalım. Ayet-i kerimede mealen; Allah onlara zulm etmez, onlar kendilerine zulm ederler' (Al-i İmran-117) buyuruldu. Zahiren olan hastalığınızdan merak etmeyiniz. İnşallah sıhhate kavuşup tamamıyla iyi olacaksınız. Allah yolunda gidenlere selamlar olsun."
“Hayatı yaşamıyorsan başkasını değil, kendini kaybettiğin için aslında.”
Bu kitap uzun zamandır aklımda olan, okumayı beklettiğim bir aforizmaydı. Daha fazla bekletmeyip okuduğum için mutluyum çünkü insanı boğan düşüncelerine teselli olacak bir sürü gerçekle yüzleştiriyor. Aslında duymayı beklediğimiz çok basit cümleler var ve bu kitapta tam da o cümlelerin yardımıyla buruk tarafımızı biraz da olsun sarabiliyoruz.
“Başkasının seni sevdiğini ne kadar hissettiğini bir kenara bırak, sen kendine sevildiğini en son ne zaman hissettirdin?”
Kitabın başlarında diyordu ki hayatımıza aldığımız herkeste kendimizden bir yansıma buluruz. Fark ettim ki kendimize vermek istediğimizi sevgiyi -sanki hakkımız değilmiş gibi- parça parça çevremizdeki insanların özelliklerini severek yapıyoruz. Günün sonunda kendimizi sevmek için bilerek ya da bilmeyerek çabalıyoruz. Belki de başarısız oluyoruz.
Bu nedenle kendimize olan sevginin önemini birçok kez vurgulaması çok güzeldi. Her şeye rağmen umut aşılayan, sıcak, buruk, hayattan bir kitaptı.
“Tek gerçek var, o da zamanın dolduğunda dünyada olmayacağın… Böyle bir gerçek varken hiçbir şey sandığın kadar gerçek değil aslında.”
Yaşamak, istediğimiz şekilde özgürce yaşamak… Her kelimesinde ince bir ruh saklıydı. Uzun lafın kısası çok sevdiğim bir kitap oldu. Herkesin okuması gerekiyor. Sadece güzel olduğu için insana farkındalıklar kazandırdığı için de.
Nefsin hastalıklarından bir diğeri, çok fazla günah işleyerek ve Allah'a karşı isyankar davranarak kalbi karartmak ve katılaştırmaktır.
Bunun ilacı Allah'tan af dilemek ve her an tövbe istiğfar etmektir. Ayrıca oruç tutmaya devam etmek geceleri Teheccüd namazı kılmak, mübarek insanları ziyaret etmek, takva sahibi insanların toplantılarında bulunmak ve zikir meclislerini kaçırmamaktır.
Bir zaman bir adam peygamber efendimize kalbinin katılığından şikayet etti efendimiz aleyhisselam da ona şu tavsiyede bulundu:
Zikirle yumuşat!
Sık sık bağışlanma dile.
Çünkü ben günde 70 kere tövbe ederim.
Bir başka hadisinde Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şu uyarı yaptı:
İnsan bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Eğer tövbe ederse kalbi temizlenir, tekrar günah işlerse leke büyümeye başlar. Sonunda bütün kalbi kararır ve günah nedir sevap nedir bilmez hale gelir.
-"Sekiz ilacım vardır: sıcak ve soğuk; perhiz ve karşıtı; hava ve su; dinlenme ve devinim. Hepsi bu."
-"Ama ruhun yalnız iki ilacı vardır, Eriksimakos."
-"Hangileri peki?"
-"Gerçek ile yalan."