bütün etik ve hümanist yargılarınızı,algılarınızı veya varsayımlarınızı dışarıda bırakıp içeri girilmesi gereken ağır bir kapı. Şahsım adına bana hitap etti oldukça. Uygulayabilir miyim-belki. İçeriği bazılarına belki rahatsızedici belki de aşağılık bir tutum gibi gelebilir.Ama şans verilmeli bence.
Eğer büyük rekabetlerin olduğu bir alanda çalışıyor ve gözünüz yüksekten ziyade zirvedeyse gereken kılavuz budur.
Kitabın bende ilk ortaya çıkardığı soru bu oldu. Beyinle ilgili bir çok kitap okudum. Ancak bu kitap konuyu hem araştırmalar hem deneyler hem de yorumlamalar olarak ele alır. Okuyucuyu sıkmıyor. Yer-yer araştırmalar detaylarıyla sıkabiliyor ancak merak uyandırıcı gerçekten.
Beynimizin bir olayı veya bir olguyu nasıl ele aldığı ancak gerçeklerden ne kadar uzak bir tasavvuru olduğu konusunu gayet güzel işlemiş yazar.
İnsanların yalanlara inanmasını sağlamanın güvenilir bir yolu onları sık sık tekrarlamaktır çünkü tanıdık olanı gerçek olandan ayırt etmek kolay değildir. Otoriter kurumlar ve pazarlamacılar bu olgunun her zaman farkındadırlar. Bir olgu ya da fikri doğruymuş gibi göstermek için bütün ifadeyi tekrarlamak zorunda olmadığınızı ise psikologlar keşfetmiştir. Tekrar tekrar bir “tavugun vücut ısısı” cümlesi ile karşı karşıya bırakılan insanların, “bir tavugun vücut ısı 144 derecedir (veya herhangi başka bir sayı)” cümlesini doğru kabul etme olasılıkları daha yüksek olduğu görüldü. Cümlenin bir parçasının tanıdık olması, tüm cümlenin tanıdık gelmesi ve dolayısıyla doğru kabul edilmesi için yeterlidir. bir cümlenin kaynağını hatırlayamazsanız, bildiğiniz başka şeylerle ilgisini de kuramazsanız, bilişsel rahatlık duygusuna başvurmaktan başka çaremiz yoktur.