Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
dogmayaydın
Kahr oluyoruz, ne güzel. Dogmayaydın. Ömürlerimiz bir uçtan öbür uca yay gibi. Bu yüzden işte dipdiri, dinamit gibi, ne güzel. Ne zaman bitecek bu sabrın adı. Dogmayaydın. .. Ve ne güzel sabah ola hayrola ne güzel Ne güzel bu da geçer ya hu ne güzel Dogmayaydın dogmayaydın ne güzel.
Bohem Bir Martı
“Neden sürekli denize bakıyoruz” diye sordum martıya. Kanatları büyük, gagası keskin, gözleri kırmızı bir martıydı! “Geçmişte kalan yüzleri, sesleri hatırlamak için gözlerini denizden ayırmayanlar da vardır ama çoğu yüreği soğusun, derdini unutsun diye bakar. Bazısı denizin sırrını merak eder, sahile vuran dalgaların sesine karışmış fısıltıları
Reklam
Güneşin ‘’yeniden başlamak’’ için doğduğuna inanmayanlara kısa bir hatırlatma: Sabah ola hayrola… Şu dünyada, insan sayısı kadar hikaye var. Bütün hikayeler güzel başlıyor, sonra bir yerlerde bir şey kırılıyor, bir tel kopuyor... Gözünün içine bakan anne babanla arana bir soğukluk girebiliyor mesela. Ne hayallerle başladığın anneliğe, bezgin, depresif, yorgun devam edebiliyorsun. Evladınla arana görünmez bir sinir bulutu giriyor. Aşık olarak evlendiğin eşinle aranda bir uçurum büyüyor bazen. Bazen, "hayalimdeki iş" dediğin işe giderken ayakların geri geri gidiyor. Kazanmak için çırpındığın bölümü bitirmek gelmiyor içinden. Her eşyasını itinayla, özenle aldığın sıcacık yuvana girmek istemiyorsun, evinden kaçıyorsun. Büyük bir kuyu bu... Umutsuzluk, tükenmişlik, bitmişlik kuyusu. Seni içine çekiyor. Çokuz, hepimizin ayrı yaraları var. O kuyunun içine hepimiz başka bir nedenle düşüyoruz, kimimiz dipte bekliyor, kimimiz düşmemek için zor tutunuyor, kimimiz o kuyuya karşıdan bakıyor. Oysa hayattayız. Hiçbir şey için geç değil. Tutunacağız, zararın bir yerinden dönüp kârımızı hesaplayacağız. Birbirimize destek olarak, düşen birinin elinden tutarak yukarı çekeceğiz. Hem kendimizi hem de başka hikayelerin kahramanlarını... Yeniden başlayacağız. Bıkmadan, usanmadan, yeniden deneyeceğiz. Dünyanın bütün olumsuzluklarına rağmen, güneş her sabah yeniden doğuyorsa, her sabah yeni bir güne açıyorsak gözlerimizi, bunun bize sunulan en büyük şans olduğuna inanıp “yeniden” diyeceğiz… Bir kez daha… Yeniden…
Rahat da, güzellik de, ferahlık da insanın içindedir, gerisine boş ver. Herşey geçer. Sabah ola hayrola....
Sayfa 116Kitabı okudu
Artık erken uyumuyorlardı bu şehirde de. En azından erken uyumayanlar da göze batacak kadar çoğalmıştı. Bir zamanlar, yatsı namazından sonra, yalnız camilerden dağılan cemaatin kalabalığına rastlardınız. Ama bu kalabalığın dağılması uzun sürmezdi. Ve bu kalabalık bütün şehri kaplamazdı: zaten en yakın camilere gelmiş insanlar, hemen evlerinin
Reklam
İNSANIN ANAVATANI ÇOCUKLUĞUDUR
Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti. O
355 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.