"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Mary Stuart .
Dünya tarihinde belki başka hiçbir kadın edebiyata bu kadar konu olmamıştır, dramlarda , romanlarda , biyografilerde ve tartışmalarda böylesine konu edilmemiştir.
Şansı ve gücü, pırıl pırıl bir gökyüzünde beliren bir sabah yıldızı gibi çevresine ışık saçarak çok kolay bir şekilde ve hızla yükselmiştir. Kraliçe olarak doğmuştur, henüz daha çocukken kutsanıp ikinci defa kraliçe olmuştur. Ama bu hızlı yükseliş gibi düşüşü de çok ani ve çok hızlı olmuştur.
Bir kraliçe olsa da o da her kadın gibi aşka boyun eğdi. Zweıg’ın dediği gibi “Kendini aşk ateşiyle yakanlar, bütün hayatlarını da yakmış olurlar.” Mary Stuart aşkını hiçbir tehlikeden ve ölümden korkmadan kahramanca yaşadı. Duygularının varacağı en son aşamaya kadar, kendi kendisini bitirip yok edinceye kadar aşkını yaşamasını bildi. Belki aşık olmak için seçtiği adam çok yanlış kişiydi ama kendisi onu doğru aşkla sevmesini de bildi.
Kendisi vaktiyle brokar bir kumaşın üzerine şu cümleyi kendi elleri ile işlemişti
“SONUM BAŞLANGICIM OLACAK” sanki kendisi adına kehanette bulunmuşçasına bir cümle.
I Elizabeth tarafından idama mahkum edilince kutsanmış kraliçe olarak başını cellat kütüğünün üstüne koyarken takındığı tutum ve davranışları bütün dünya ve kendisinden sonra gelen kuşaklarca hep konuşuldu .
3 koca , 3 ülke, 1, oğul ve sonunda 1 kelle kaybeden bu kraliçenin biyografisini Zweig tarihi belgelerden faydalanarak ve kendi yorumunu da katarak çok güzel bir iş çıkarmış .
Mary StuartStefan Zweig · Can Yayınları · 2019744 okunma
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Ne kadar güzel sözler değil mi...
"Bi' lodos lazım şimdi bana bi' kürek bi' kayık.
Zulada, birkaç şişe yakut yer gök kırmızı...
Söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp.
Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı...
Ah İstanbul İstanbul olalı,
Hiç görmedi böyle keder,
Geberiyorum aşkından,
Kalmadı bende gururdan eser..."
Ben düşüncede
Yeryüzünü dolaşıyorum
Sen düşünde
Gökyüzünü
Sabah yıldızı
Haritalar çiziyor ruhum
Acının utancin hincin ve hüznün haritalarını
Umut dağları yükselmese
Muştu, nehirleri beklemese
Denizler denizlere direnmese
Yağmur ağaçlara örtünüş
olmasa
Küller içinde çıkmasa
Yepyeni ve güçlü hakikatlerin hayalleri
Hayatın yükünü kim taşıyabilir
YAZMAYA SUSAMAK
Nazan Bekiroğlu’nun "Nun Masalları" kitabının “Hattat ve Padişah” adlı birinci bölümü, “Hat ve Rasat, Kayıp Padişah, İri Kara Bir Leke ve Âyine-i Mücelllâda Nihanız” başlıklı dört ara bölümden oluşan bir hikâye. Sevgili okur arkadaşım
Yağmur M.’nin teşvikiyle "Nun Masalları" kitabıyla bir