“Dünyaya hükmetmeye hazırlanıyormuş! Dünya kim?.. Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır, o da kendisi… Üst tarafıyla alakadar olmaya bile değmez…
Zeki olmak, kuvvetli kafa ve bilgi sahibi olmak neye yarıyor? Bizi istediğimiz saadete götüremedikten sonra…
Zekamız olmasa daha iyiydi. Otlar, hayvanlar, bulutlar ve kayalar gibi yaşamak bana daha saadet verici, daha yorgunluksuz, daha manalı geliyor…”
• Sabahattin Ali,
İçimizdeki Şeytan
On yillik savas
döneminden çikmis, egitimli nüfusunun çoğunu bu savaşlarda kaybetmiş
ve yeni kurulmuş bir ülkenin zayıf kaynaklarına rağmen yurt disina ögrenci yollamistir. Bu dönemde sadece teknik dallar değil arkeoloji,
filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de ögrenciler gönderildi. Jale Inan, Sahap Kocatopçu, Sadi Irmak, Akdes Nimet Kurat, Enver Ziya Karal, Sabahattin Ali, Sebahattin Eyüboglu.. Arkeoloji icin gidenlerden Ekrem
Akurgal ve Hititolojinin babalarindan sayilan Sedat Alp önerli bilginter oldular.
O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
"Berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi.
"Ne gibi?"
"Yani.. Yalnız işte.. Kimsesiz.. Ruhen yalnız.. Nasıl söyleyeyim... Öyle bir haliniz var ki..."
"Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Ama Berlin'de değil... Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri..."