Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aliye'den önce bir Nahit vardı..
BİR MACERA Nahid'e Önce kalbim ufak bir kıvılcımla tutuştu, Bir yığın saman gibi şöyle parladım gitti... Fakat şimdi saçlarım beyaz, yüzüm buruştu; Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!.. Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi, Ne ufak bir temayül, ne bir iltifat gördüm... Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi, Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm... Bu bir taraflı aşkta hiç durmadan, Allahım, Ümitsizlik sararken beynimi bir ağ gibi; Ben yine seviyorum onu... Aman Allahım!.... Bir macera görmedim ben bu macera gibi... Servet-i Fünun, (1642/168), 2 Şubat 1928
Sayfa 116 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bizim kız riyaziyeden** den yine kırık numara almış !”
Reklam
163 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Böyle naiflikle yazılmış bir kitap için yorum nasıl yaparım bilmiyorum. Keşke böyle naif bir aşk herkese nasip olsa, ama sonu böyle bitmese... Herkesin kütüphanesinde olması gereken, ara ara açıp okunulası bir başyapıt. Üstelik bu kitabı kütüphanemde olmasına rağmen yine Storytel den ve üstelik Mert Fırat'ın o muhteşem sesinden, muhteşem yorumuyla dinlemek nasıl bir keyifti anlatamam. Sadece seslendirme değil resmen yaşıyordu ve yaşatıyordu. Herkese keyifli okumalar...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316bin okunma
Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır. İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur, ama bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimiz den beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.
Ayinedir bu âlem , her şey Hak ile kaim Mir'atı Muhammed'den Allah görünür Bir ayna olan bu âlemde her şey Allah'la ayakta durur Muhammed'in aynasından da her zaman Allah görünür
Reklam
Suların gürültüsünü bastırmak için bağırarak sordum: "Bu büvetin adı yok mu?" "Hasanboğuldu!" "Ne dedin?" "Hasanboğuldu!" "Kim Hasan?" "Zeytinli'den... Bahçıvan Hasan!" "Ne zaman boğulmuş?.." "Çok olmuş... Kırk elli sene var..." "Nasıl boğulmuş?"
Hasanboğuldu
bi koşu çocukluğuma gittim
Çocukların çoğu ramazanda oruç tutar, namaz kılarlardı. Sahura kalkmak ayrı bir zevk, öğleye kadar uyumak ve gündüzün, biraz da yapma olan bir mahmurlukla dolaşmak ayrı bir zevkti. Öğle üzeri Kurşunlu Cami'de İbradalı Salim Hoca'nın vaazları dinlenir, ikindi mukabeleleri kaçırılmaz, akşamüzeri de gözler ve kulaklar "tepe"den atılacak topa dikilirdi.
Haldun TANER'İN Gözünden Sait Faik, 1983
Sait Faik, Burgaz çalılıklarından çekti bir kızılcık dalı kopardı, kalem gibi yonttu, ucunu yaşama batırdı ve yazmaya koyuldu. Türk hikâyeciliği Ömer Seyfettin'den sonra Memduh Şevket Esendal, Fahri Celaleddin gibi ustaların sürdürdüğü bir türdü. Sabahattin Ali, Refik Halit'in memleket hikâyeciliğine diyalektik bir görüş katmış ve bu yeniliği ile 1940'ların tek ismi olmuştu. Sait Faik ise onların yapmadığı bir şeyi yaptı. Bir konuyu değil yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Neye baksa bu sevgi ile ısınıyor, ışıklanıyordu. Biz ancak o el attıktan sonradır ki, en önemsiz görünen insanların ve şeylerin zevkine eriştik.
Sayfa 46 - notosKitabı okudu
Türk romanının izleksel (tematik) zenginlik gösterdiği böyle bir zamanda yayımlanır Kuyucaklı Yusuf. Daha romanın ilk cümlesinde farklı bir doğal ve toplumsal coğrafyayla karşılaşacağını anlar okur: "1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede, Aydın'ın Nazilli kazâsına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı
Sayfa 218 - YAPI KREDİ YAYINLARI / Kitabın sonundaki "Bir Yetimin Romanı / Ahmet Oktay" yazısından bir kesitKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.