Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Abimden umudunu kesene kadar saçlarını kestirmemişti. Umudunu kesmiş. Eskiden ayna gibi parlak, siyah, hatta füme rengi olan saclan kısacaktı. İçinde alevden damarlar olan kızıla dönmüş. Koyu bir kan damlıyor uçlarından. Yüzüne boya sürmeyen Suzan hüzünlü bir makyaj yapmış. Gözlerinde keder işareti gibi, kalın kalın sürmeler.. Gülüşü kurgulanmış gibiydi. Mahcubiyetin izi kaybolmuş. Yıllar ve acılar biz buradayız diyor dudaklarının çevresinde belirmiş çizgilerde. Sadece saçlarının rengi, şekli değil diye düşündüm, Suzan'ı Suzan olmaktan çıkaran: büyük bir boşluğun boşlukla doldurulması.
Hz. Peygamber'in Estetiğe Verdiği Önem
1193. Resulullah’ın hayatıyla ilgili şu iki küçük olay, bize onun bu konuda nasıl bir yol izlediğini açıkça gösterecektir: Bir gün, bir cenazenin defin törenine katılmıştı. Mezarın içinde küçük bir kazım hatası göze çarpıyordu. Derhal düzeltilmesini emretti. Cemaatten biri kendisine: “Bunun ölüye bir zararı dokunur mu?” diye sorunca, Muhammed (as) şöyle buyurdu: “Aslında bu tür şeyler ölüye ne bir zarar verir, ne de fayda; ancak bu (düzeltme), yaşayanların gözlerini rahatsız etmemek içindir” (bir diğer kaynakta ise “bu, yaşayanların gözüne hoş görünmesi içindir”). (117) Bir başka gün, saçı sakalı birbirine karışmış, korkunç görünüşlü bir kimse onu mescitte ziyarete gelmişti. Resulullah ona, dışarı çıkıp üstünü başını düzeltmesini işaret etmiş, o kişi de derhal bu isteği yerine getirmişti. Döndüğünde, Muhammed (as) şu açıklamada bulundu: “Öyle şeytan gibi karmakarışık saçlarla gelmektense böylesi sizin için daha güzel değil mi?” (118) 1194. İşte Resulullah (as)'ın bunca emir ve talimatının temelinde bu sağlam estetik duygusu yatmaktadır. Örneğin, onun erkeklere ve kadınlara dış görünüşleri, saçlarının şekli ve giysileri konusunda birbirlerine benzememelerini emretmesi hep bu duygudan ileri gelmektedir. Bu da bizi güzel sanatlardan bahsetmeye götürecektir: (117) İbn Sa'd, I/I, s. 91. (118) Malik, Muvatta', 51, No: 7.
II, 615
Reklam
Annie Acil serviste işim bittiğinde neredeyse gün doğuyordu. Eve döndüm. Christine'e, artık ona ihtiyacım olmadığını, defolup istediği kişiyle evlenebileceğini, başkasını bulduğumu söylemeye hevesliydim. Fakat evin kapısını açtığımda o çoktan gitmişti. Üzgün hissetmek istemiyordum ama yarısı boş dolapları görünce kendimi tutamadım. Ancak Faith
Rahip sözün burasında durdu, tutuklu kız rahibin göğsünden hiriltı sesi çıkartan bir iç çekiş duydu. -Bir gün odamın penceresinden bakıyordum. Hangi kitabı okuyordum o zaman? Ah! Bütün bunlar kafamda bir girdap gibi dönüyor. Kitap okuyordum. Pencere bir meydana bakıyordu. Tef ve müzik sesi duydum. Düşüncelerden bu şekilde uzaklaştırıldığım için
Sayfa 309
Ruhun kendini ifade şekli tendir, bedendir...
"Benim için bir kadınla bir erkek arasındaki aşk, onların ruhlarını birleştiren yüce ve tinsel bir bağdı. Vücutlarının birleşmesinin benim aşk evrenimde çok az bir yeri vardı. Ama ben kendi adıma, ruhun ten aracılığıyla şekil değiştirdiğini,kendisini ten aracılığıyla ifade ettiğini yeni yeni öğreniyordum. Sevilen kişinin saçlarının görüntüsü, ona dokunulması ; onun dudaklarından dökülen düşünceler ve gözlerinde parıldayan ışık gibi ruhun soluğu, sesi ve özüydü. "
Sayfa 301Kitabı okudu
Abimden umudunu kesene kadar saçlarını kestirmemişti. Umudunu kesmiş. Eskiden ayna gibi parlak, siyah, hatta füme rengi olan saçları kısacıktı. Sadece saçlarının rengi, şekli değil diye düşündüm, Suzan'ı Suzan olmaktan çıkaran: büyük bir boşluğun boşlukla doldurulması.
Reklam
'Saçlarının şekli' gibi..
Kapitalist toplum özgürlüğe, bireysel tercihlere, yaratıcılığa ve yeniliğe dayanıyormuş izlenimi verir. Gerçeklik ise bu aldatıcı görünümün aksine standartlaşma ve bireyin toplum tarafından bastırılmasıdır. Kültür endüstrisi yerleşik kalıplardaki çok önemsiz değişiklikleri bile önemli farklılıkları ifade ediyormuş gibi yansıtır. Örneğin, yeni pop şarkıları kısa bir süreliğine yenilik hissi verir. Böylelikle popüler müzik beğenisi bireysel tercihlerin bir ifadesiymiş gibi görünür. Hâlbuki tıpkı bireylerin 'saçlarının şeklini' değiştirerek kendilerini farklı sanmaları gibi aldatıcı bir şeydir bu.
Sayfa 120 - Sosyologca Kitaplar Dizisi 57, DOĞU KİTABEVİ, [Birinci Baskı Aralık 2015], ISBN: 978-605-9093-61-3Kitabı okudu