Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tek hakikat var evet bellediğim dünyadan, Elli altmış sene gezdimse de şaşkın şaşkın: Hepimiz kendimizin bağrı yanık âşığıyız; Sade ilânı çekilmez bu acâib aşkın!
Sade bir biçimde yaşıyorlardı. İstekleri azdı. Toprağa yarı gömülü mutfakta akşamları yudumlanacak yarım şişe bira, geceleri okunacak haftalık bir dergi , sonra geçmiş anıların anımsanması.
Reklam
'Kulluk şuurunu esas alarak kendimizi iyi tanıyalım, güzel ahlâkı esas alalım, düzgün yaşayalım; sade, anlaşılır söz söyleyelim...'
Eskimeyen Yalnızlık
sanki ben değilim bu bu değil üzerime yakışan eskimeyen bir yalnızlıkmış meğer sade aynamdan ruhuma yansıyan
Sayfa 16 - Ertuğrul Tiryaki
Türkü 'biz'iz aslında; en sade, en yalın, en insan halimizle biz. Türküler bizi söyler yüzlerce yıldır, biz türküleri... Sevdalarımız, gurbetlerimiz, ayrılıklarımız, yoksulluk ve acılarımız kadar dualarımızı da türkülere ısmarlarız. Gün olur türkülerimiz serapa insan, insanımız tepeden tırnağa türkü kesilir. Türkülerimizin buram buram insan, insanımızın burcu burcu türkü kokması bundandır.
"Nous deux adlı dergi, Sade'dan daha müstehcen." Roland Barthes
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ölünce ardından vâhlanılan ve ölenin kıymetini gittikten sonra anlayanlara...
Gidiyorlar... Birer birer, sakin sakin... Varken fark etmekte zorlanıyoruz. Ne sade, ne saklı yaşıyorlar. Çok insan tanımıyor onları. Eserlerini bilmiyor, konuşmalarını takip etmiyor. Ben de az biraz tanıyorum, daha da tanımak istiyorum ama işte işler, güçler, şartlar, onlar, bunlar... Bahaneden bol bir şeyim yok. Ne zaman ki emrihak vaki oluyor o zaman incecik bir ah gayriihtiyari titreşiyor kalbimde. Ne olurdu tanışsaydım ya da daha çok tanısaydım... Neden biraz olsun vakit geçirmedim ya da daha da çok vakit geçirmedim... Nasıl kaçırdım görebileceklerimi, duyabileceklerimi, alabileceklerimi... Bir şeyler doluyor gözüme, göğsüme. Dökülmek için katı ve ağır. Öylece tıkıyor oraları.
Sade bir hayat yaşamak insana iyi gelir. Ağırlık taşımadan, hafiflemiş olmanın verdiği rahatlıkla dünya yolculuğunu tamamlamak, bir kalbin payına düşen inceliktir. İncelikli bir kalp hep hüzünlüdür. Hüzünlü bir şekilde bu dünyadan gitmek, yolculuk yapanın yoldaşıdır. Allah böyle kalpleri sever.
Müslim Coşkun
Reklam
Kendimle ettiğim kavgayı dışımdakilerle etseydim belki avazım daha sade, yüzüm daha net, sözüm daha inandırıcı, itibarım daha sağlam, ruhum, canım daha güvenilir olurdu. Olmadı. Çünkü ben bir kenarda akrabasını, çocuğunu döven insanlar gibi varıp varıp kendimi dövdüm. Her daim suçu özümde aradım. Çünkü özüm de gözüm de bu dünyadan değildi ve ben dünyanın ne kavgasını ne sevdasını çözemedim.
Zeki BuldukKitabı okudu
Muallim bir memur değildir; belki genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir. Kendisine verilen vazifeyi gözlerini kapayarak yapan, programın müfredatını sene sonuna kadar bitirmeye muvaffak olan, hatta yalnız dersini hakkıyla kavrayan talebe yetiştirebilen muallim, vazifesinin en mühim kısmını başarabilmiş sayılmaz. Biz on, on beş yıllık bütün çocukluk ve gençlik devresinde ruhlarının teşkilini kendilerine emanet ettiğimiz muallimden sade bu işleri beklemiyoruz, ilk tahsil çağlarından başlayarak bilhassa edebiyat, felsefe, tarih gibi kültür derslerinin, dünya hayatında rol yapmaya namzet olan genci kainat karşısında kendine mahsus görüşlere sahip, bizzat kendisi için hayat kaideleri oluşturabilen bir "bütün insan" olarak yetiştirmesi lazımdır. 1949, Hareket Dergisi, Nurettin Topçu
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle dua ederdi: “Allahım! Âhiretin hayırlarını engelleyen dünyadan sana sığınırım. Ölümün hayırlarını engelleyen hayattan sana sığınırım. Sâlih amel işlemeye mani olan uzun emelden sana sığınırım.” (İbn Ebi’d-Dünyâ, Kasrü’l-Emel, nr. 46; Zebîdî, İthâfü’s-Sâde, 14/41)
Büyük Yolculuğa Hazırlık, Bilal Bahadır KuzucukKitabı okudu
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.