Körlük.. Bakabiliyorsan gör, görebiliyorsan farket! Şimdi ne yazsam, nasıl yorumlasam, ne söylenebilir... Son zamanlarda etkilenerek okuduğum bir kitaptı öncelikle benim için. İsmi belli olmayan bir yer, isimleri belirtilmeyen karakterler... trafikte bir adamın "kör oldum" demesiyle başlayan körlük salgını ama bu bildiğimiz körlük değil... hepsinin sanki süt dolu bir kazana düşmüşçesine bembeyaz bir körlük...Tek tek hepsinin sırayla toplanıp karantinaya alınması, tecritte yaşadıkları, çektikleri sıkıntılar, yemek bulamamaları, tuvalet ve banyo imkanının olmadığı bir yer düşünün düşününce bile insanın aklı almıyor... bir parça yemek için kadınların kendilerini feda etmeleri... kokmuş, çürümüş, insanın hayvanlaşmaya doğru adım adım gittiği günler, açlık, kaos hepsi bir arada. Onca yaşanan acıya, onca yaşanan felakete rağmen insanın vazgeçmediği üç şey yemek yeme isteği, dışkılama ve cinsellik...ve herkesin kör olduğu yerde sadece tek bir çift gören göz, herkesin sorumluluğunu alıp onlara göz olan kadının fedakarlığı...
Anlatımı okumaya alıştığımız türlerden biraz farklı, paragraf yok, konuşama çizgileri yok, cümlelerin çoğu virgülle bitiyor nokta ile biten az. Böyle olmasına rağmen akıcı ve alıştıktan sonra okunup gidiyor su gibi özellikle sona doğru nasıl okuduğumu anlamadım. Dikkatli okunması, dersler çıkarılması gereken bir kitap ve kesinlikle tavsiyemdir. Okudukça ruhum besleniyor, beslendikçe büyüyor...
Kitaplarla kaldığım, onlar olmadan asla yolculuğumda... keyifli huzurlu okumalarımız daim olsun... kitaplarla kalalım efenim...