Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaman zaman. ..
Bir mucize değildir zaman. İyileştirmez, acıyı hafifletmez, unutmanı sağlamaz. Zaman sadece sisi dağıtır, gör diye yolu.
İnsanların gevşekliklerine, laçkalıklarına, şımarıklıklarına çok katlanamıyorum. Hayatlarında hiçbir şey yaşamamış, hiçbir zorluk çekmemiş insanlar bana, "Herkesin derdi kendine büyüktür" deyip sözde dertlerini anlattıklarında dayanamıyorum. Tamam, her dağın karı kendine ama o kadar da değil be arkadaş. Kaldır kafanı ve çevrene bir bak. Bak ki gör, asıl yalnızlık, çaresizlik neymiş... Çok sıkıldım insanların egolarından, davranışlarından, bencil yaklaşımlarından. Herkes kendini düşünüyor, trafikte bile herkes sadece kendini umursuyor. Oradan nasıl geçerim, buradan nasıl sollarım... Kimse kimseye saygı duymuyor . Herkes birbirini kullanma, birbirinden nemalanma peşinde. Hangi ortama girerseniz girin hep çıkar ve menfaat çatışmaları var. Herkes önce "ben" diyor, "biz"i umursayan yok. Mahallesindeki yalnız yaşayan yaşlı teyzenin bir derdine derman olmayan insanlar, evinin önündeki sokak kedisine mama koydu diye kendini aziz sanıyor . O anı yaşayıp anlamak yerine nerede olduğunu ve ne yaptığını sosyal medyada göstermeye odaklanmış insanlar .
Reklam
"Aklınla gör,kalbinle işit"
Yaşamın iyileşmesi için çoğu zaman radikal değişiklikler gerekmiyor.Ama alışkanlıklarımızı bazen terk etmek, bildiğimizden başka türlü düşünmeye çalışmak, sınırlarımızı zorlamak pek çok şeyi farklılaştırıyor.Hayat sadece içine doğduğumuz geminin lombozu ya da güvertesinden, evimizin güvenlik köşesinden değil,hiç ayak basmadığımız bir toprak parçasından bakabilmek yepyeni tecrübelerini mümkün kılıyor.
...Bizimle en azından mutlu olma şansı olurdu. Ya da ezici bir kedere düşerdi.Seni çılgınca araştırmaya iten,Magdalena'yı kara bir bulutta yakalayan,beni hala inandığımdan emin olmadığım bir Tanrının kollarında ağlamaya iten aynı kedere. Hiçbirimizin buna bağışıklığı yoktu.Bu sadece doğal olmayan yaşamlarımızın bir yan ürünüydü.İnsanlar sonsuza kadar yaşamak için tasarlanmamıştır.Artık bunu biliyordum. Gel gör ki hâlâ iyimserdim.Hâlâ bir peri masalında yaşadığıma,her gece bir kurt yerine bir prensle yattığıma inanmak istiyordum. Sana inanmak istiyordum.
Sayfa 125
Kadın, adama usulca sokuldu, "Sana yalvarıyorum bir arkadaş olarak gör beni; belki şimdi değil ama kalbindeki karmaşadan kurtulduğunda yardıma veya tavsiyeye ihtiyacın olursa ya da bırak bunları; sadece kalbini birine açmak istediğinde beni düşün, olur mu?"
Sayfa 77 - aylak adam
-Kendine Gel Kendine- Şiiri (Ahmet Sargın)
Yüklenip kervanın henüz kalkmadan Ey gönül kendine gel, kendine gel. Ölüm fermanın da henüz çıkmadan Ey gönül kendine gel, kendine gel. Domurcuk güllerin tazeyken solmadan, Yaprağın sararıp kabına dolmadan, Kuru odunun ateşe konmadan,
Sayfa 18 - Ay YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil. Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil. Hissettiklerimi gör sadece tepkilerimi değil . Beni Gör Derinliğimde boğulmadan, sorularımda kaybolmadan, korkularından yok olmadan . Gör Beni Bir fısıltıya koydum kendimi, kalbine soruyorum yerimi Başarabilir misin beni görmeyi cesaretin yeter mi ? Topla cesaretini ve Gör Beni.
"Biraz bekle gör; biriyle karşılaşacaksın, seveceksin, o zaman sadece şehre değil dünyanın öbür ucuna bile gidersin."
Herşeye rağmen kadın kalabilmekse en büyük zaferdi! Çünkü dünyanın en çok kadınlara ihtiyacı varken,sadece üç beş abazan aç bırakılmış cinselliklerine mazeret arıyor diye,objeleştirilen kadının tüm varlığını hayattan çekip saklanması hayata ihanet değil miydi? Kadının görev almadığı bir toplum köleliğe hizmetteydi.
Bir mucize değildir zaman. İyileştirmez, acıyı hafifletmez, unutmanı sağlamaz. Zaman sadece sisi dağıtır, gör diye yolu.
OLİMPOS YAYINEVİ
Reklam
“Gerçekten seven biri,sevdiğine sahip çıkmak için gerekirse delirirdi. Başka duygular devreye girdiği anda kaybolan, aniden unutulan, umursamazlığa yenik düşen, zamanla etkisi hafifleyen hiçbir şey aşka ait değildi. Yalandı. Sahip çıkılmamış her şey sadece yalandı.”
gel gör ki kısıtlı zihinler sadece başkalarının kısıtlanmış zihinlerini görürdü.
Binlerce yıldır birbirini öldürmekten vazgeçmeyen bir türdü insan. Toprak için, para için, gurur için, kibir için, bazen zevk için alınıyordu canlar ve Allah’tan ödünç alınmış cam yağmaladığını fark etmeyen insanhk, aldığı her can ile Yaradan’a saldırıdaydı, çünkü can sadece Allah’ındı. Yaradan’a karşı en büyük saygısızlığı yaparken, bu saygısızlığına mutlaka bir kulp takıyordu. Öldürmek sıradanlaşmıştı, hatta kültürün bir parçasıydı. En değerliler giriyordu toprağa önce ve bu lanetli düzen, cehaletin daimî arsızlığı ile işliyordu. Kendileri gibi olanı kayırıp parazitik bir sürü gibi önlerine gelen her hakkı yiyerek, hayatı artırmak yerine tüketen yeteneksizlerin, insanlığın gelişmesi için çabada olan diğerleriyle savaşı, binlerce yıldır devam etmekteydi
Zafer peşinde koşan çoğu eksik erkek gibi, bir kadına sahip çıkmak değil, ondan sadece bir parça koparmak istiyordu. Kadınlardan kopardıkları parçalarla kendilerini erkek ilan etmiş eksik erkeklerle doluydu dünya.
savaşa giren, sadece kendisiyle savaşır. Öfke, daima adresi kolayca değişebilen, manipüle edilebilen bir duygudur. Padişahlık elden gidiyor diye herkesi galeyana getirdiler, sanki padişaha biz tuzaklar kurmuşuz gibi, bizi kendi silahımızla vurmanın yollarını buldular... çünkü bu ‘dış mihraklar’ çok kuvvetliler. Binlerce yıldır ziyaret ettikleri her yeni yerdeki halkı sömürmekte uzmanlaşmış, algı yönetimi konusunda kendilerini aşmış milletler bunlar, işleri bu! Sömürmek. Evlatlarını ancak başka bir toprağı sömürerek büyütebilmeyi öğrenmişler. İnsanlık tarihine baktığında, sömürge tarihi olduğunu göreceksin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.