Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kasaba cemaatinden olanların çoğu, vicdan denilen baş belasından kurtulmuş oluyordu. Çünkü doğruyu örf ve âdetler nasıl olsa gösterdiğine göre, onu bulmak için kafa patlatmak artık şart değildi. Gel gör ki vicdana bu şekilde gerek olmadığı için, bu kez onun getirdiği ıstıraptan mahrum kalınırdı. Sadece iç dünyası olanlara özgü olan vicdanın mukaddes azabının lezzeti, kasaba hayatında pek tadılmadığından, insanlar daha çok, cemaat tarafından ayıplanıp cezalandırılmaktan korkarlardı. Kendini gerçekleştirmenin en kolay ve en akıllıca yolu, başkalarını korkutup boyun eğdirmek olduğu için, insanların kusurlarını araştırıp bularak onları ayıplama fırsatına erişmek, bu kuvvetli tehdit kozunu bir kez ele geçirdikten sonra cemaatten atılma korkusunu başkalarına yaşatmak, kasaba hayatının belki de en temel kuralıydı. Öyle ki, bu hayatta güçlü olmanın bir yolu da, insanların günahları ve kabahatleri hakkında bilgi biriktirmekti. Yükselmek çok zordu ama diğerleri karalanabilir, yerin dibine batırılabilirlerdi. Başkalarının mahrem hayatlarını gözetleme, dedikodu ve tecessüs, ayıplanma korkusunu yaşayanların kendi çektiklerini, belki de başka herkese yaşatma ve böylece kaderlerini paylaşıp sıkıntılarını hafifletme eğilimlerinin bir sonucu olmalıydı.
Sayfa 172 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır.Unutma gereksiz. Devamını gör eleştiri sadece gizli hayranlıktır. Alıntı yaptığım siteye mail göndererek hata varsa eğer kontrol etmesini ricada bulunmuştum. Böyle yanlışların sadece 1000Kitap 'da değil diğer sitelerde de olmaması için olan durumunu tam netleştirmesini istemiştim. 1K'nin okurun Kendim Gibi 'nin dediği gibi alıntı bu şekilde olmalı: Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır.
Ihlara vadisinin kenarında, başı dumanlı Hasan dağının kıyısında, Aksaray’da dünyaya geldi, 1988 yılında, Güzelyurt kasabasında. * 1924’teki mübadele sırasında bugünkü Makedonya topraklarından göçen Türkler yerleştirilmişti oralara… O nedenle sarışındır hep Güzelyurt’un insanı, tıpkı Mustafa Kemal gibi… Enes de öyleydi. * Kendini bildi
1 Mart 2016 Sözcü - Bordo
Ölümü gör gitme... *** Erdoğan giderse halimiz nice olur bilemem ben. Fakat bu soruların cevabını onun ağzından duymadan giderse hakkımı helal etmem ona. Gitme sakın… Ölümü gör daha gitme bir yere... *** Diken yazarı Hayko Bağdat bugünkü köşesinde Erdoğan'ın 'Ben gidersem devlet yıkılır' sözlerini değerlendirdiği bir köşe yazısı kaleme
Diken
" Saf bedenleri gör ; 'Git!' demiyorlarsa kalmanı istediklerinden değil. Hem gitmek ; söylenmeden önce olursa anlamını taşır. Yani ; birileri kovulur , birileri ise sadece gider. "
Reklam
Ağlamak sadece zayıf insanın işidir. Ben ise oldukça zayıfım. Ben beni bilirim gel gör anlatamam. Gir bak içeriden hem bahar hem güz
Sayfa 133Kitabı okudu
Buradan Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye vasiyetine geçelim: "Bak oğul, Allah'ın emirlerine aykırı işler işlemeyesin. (Bu cümlede bence keyfe tabi yönetim anlayışının, yani diktatörlüğün reddi var.) "Bilmediklerini ulemadan sorup öğrenesin. (İlim adamının değeri bakımından çok anlamlı.) "Sana itaat üzere olanları hoş tutasın.
Sevgili Puran'ım Nasılsın? Nasıl gidiyor? Bilahare olması gereken şey oldu. Bu kadar geç ve bu kadar güzel olacağını düşünemezdim! Allah'ı görüyorum. Hissediyorum. Kendi varlığımı, güneşin ışığını ve sıcaklığını, karanlık bir gecede ansızın çakan bir şimşeğin aydınlığını, gecenin sonsuzluğunu, ateşin alevini, gülün kokusunu, aşkı gördüğüm ve
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.