"Sizin sahabe dediğiniz insanları iyi incelemeniz gerekir. İmanın ve dinin insanın yaşamındaki önemini o zaman kavrayabilirsiniz. En büyük probleminiz karanlığı tanımadan ışığa sahip olmanızdır."
KİŞİ KİŞİNİN AYNASIDIR
Bir gün Peygamber Efendimiz (Selamların en güzeli üzerine olsun) arkadaşlarıyla otururken Ebû Leheb meclise giriyor ve Efendimize:
- Yâ Muhammed birçok yerleri gezdim, senden daha çirkinine rastlayamadım.
- Doğru söylüyorsun Ya Ebû Leheb.
- Herhalde dünyanın en çirkini sensin.
- Haklısın Ya Ebû Leheb, diyor Efendimiz.
Biraz sonra Hz. Ali (Selamların en güzeli üzerine olsun) içeri giriyor ve tevafuk bu ya O da:
- Yâ Muhammed Bu dünyada senden güzelini göremedim.
- Doğrusun, Yâ Ali.
- Sana baktıkça içime huzur doluyor.
- Doğrusun Yâ Ali, deyince, meclisteki sahabe:
- Yâ Resûlallâh, biraz önce Ebû Leheb geldi “Ne kadar çirkinsin” dedi. “Doğru söylüyorsun” dediniz; şimdi Ali geldi “Ne kadar güzelsiniz.” dedi. O’na da “Doğrusun” dediniz. Hikmeti nedir? diye sorunca, Efendimiz de:
“İnsan insanın aynasıdır. Kişi kendisi nasılsa, karşısındaki insanı da öyle görür.”
Gerçekten istifade edilebilecek bir kitap
benim gibi özellikle garifkesel ve şekli yaklaşımda olanların genelde maddeler halinde bahsedilerek anlatıldığı konuları daha güzel kavramasına yardımcı olabilecek bir kitap.
"İnsan sadece suçluyken kaçmaz, bazen suçlandığın için de kaçarsın. Ama bir kere kaçmaya başladıysan, bir şeyleri de muhakkak kaçırırsın elinden. Bazen gençliğini kaçırırsın, bazen geleceğini, bazen de aklını. Fakat işin en güzel tarafı bundan sonra başlar. Çünkü aklını kaybedince korkularından da kurtulursun, bu da seni
Çok Şey Bilmek İnsanı Kurtarmaz.
Şeytan da Alimdi, İlim Vardı, ama İhlas Yoktu.
Selman-ı Farısi
(Ebû Abdullâh Selmân el-Fârisî)
(d. ? - ö. 656), İslamiyet’i kabul eden İran asıllı ilk sahabe.
Peygamber Efendimiz'in doğumundan itibaren yaşadığı olaylara ve mekanlara önem veren sahabe buraları adeta koruma altına almış. Daha sonrasında Peygamber aşığı Osmanlı bu mekanlardan bir çoğunun
yerine yeni mescidler yapmış veya restore ederek Mekke ve Medine'ye hizmetlerini sunmuşlar. Bunun yanı sıra Ecdadımız su yolları, kaleler gibi şimdilerde kimisi yok edilmiş, kimisinden kalıntılar bulunanan sayısız eser yapmıştır.
Talha Uğurluel kitabında Mukaddes Topraklar'a turlar ile ziyaretler sırasında gidilen mekanların yanı sıra az sayıda kişinin bildiği kutsal mekanları ve eserleri resimleri ile anlatıyor.
Mekke ve Medine'ye giden, gidemeyen ve gidecek olan herkesin okumasını tavsiye ederim.
Peygamber Efendimiz (sav) ı daha ayrıntılı tanımak, Dinimizin yaygınlaşması zamanında çekilen zorlukları anlamak, Hz. Ebubekir (ra) dahil diğer birçok sahabe hazretleri hakkında da bilgi sahibi olmak için güzel bir eser. İslamiyetin yaygınlaştığı zamandaki bilgilerimizin çoğunluğu maalesef Çağrı filminden izlediklerimizden ibaret, onun için bu tarz siyer kitaplarını bol bol okuyalım ki Efendimiz (sav) hakkında daha çok bilgi sahibi olalım ama bilgi sahibi olurken de bu ve diğer siyerlerde olduğu gibi hurafelere ve Kur'an'a tamamen ters gelen rivayetlere inanmadan, sorgulayarak. Onun için kalp yarılması ve içinin temizlenmesi gibi hurafelere gülüp geçmemiz lazım. Hep deriz ki 2 - 3 yaşındaki çocuklar melakedir ve içleri kalpleri tertemizdir deriz ama nedense Peygamberimiz'in 3 yaşındayken kalbinin yarılmasını ve ayaküstü kalp ameliyatı geçirilip ve 3 yaşında olan Hz. Muhammedin kalbindeki pisliklerinin temizlenmesi ve içinden çıkan siyah siyah pisliğin çıkmasını nasıl olur demeden de kabul ederiz. Hani 3 yaşında bir çocuk melakeydi hani Peygamberimiz Nur'dan yaradılmıştı ve "levlake levlak lema halaktül eflak" yani "Sen olmasaydın ben dünyaları yaratmazdım" uydurma hadisi vardı ve haşa ALLAH (cc) tarafından "Habibim" deniliyordu ve cennet vs. her şey Peygamberimiz'in nurundandı? Nurdan yaratılmış ve 3 yaşında olan bir çocuk ve geleceğin Peygamberi için bu kalbindeki pislik nereden geliyor diye sorulmaz mı? Sorulsa da acaba kitabın yazarı ve diğer masalcılar acaba nasıl cevap verebilirler.