(Muhammed bin Tahir) Hadis öğrenimim esnasında iki defa kan işedim. Birisi Bağdat'ta diğeri de Mekke'de. Bunun sebebi bu yolculuklarımda kızgın güneş altında çıplak ayakla yürümemdir. Bir kere hariç hiçbir yolculuğumda bir bineğe binmedim. Hep yaya olarak yürüdüm. Gideceğim memlekete varana kadar kitaplarımı sırtımda taşırdım. İlim tahsilim boyunca hiç kimseden bir şey istemedim. Bana, istemeden getirelen şeylerle yaşıyordum. Müslim'in Sahih'inde kendisinden tahriçte bulunduğu, Ebû Zür'a er Razi 'den hadis dinlemek için Tunus'tan İsfahan'a kadar yürüdüm. Bunu bana, bir gece yolculuğu esnasında bazı muhaddisler söylemişti. Sabah olunca kitaplarımı yüklendim ve İsfahan yoluna koyuldum. İsfahan'daki Ebû Amr'in yanına varıncaya kadar Sırtımdakileri indirmedim. Ondan, babası Ebû Bekir el Kettan ve Ebû Zür'a tarikiyle hadis aldım. Ebû Amr bana üç ekmek ve iki armut verdi. O akşam benim de yiyeceğim kalmamıştı. Bunlarla kifayet ettim. Ondan öğrenmek istediklerimi öğrendikten sonra Bağdat'a gittim. Tekrar İsfahan'a döndüğümde kendisi vefat etmişti.
Sayfa 301Kitabı okudu
Sekizinci deva Ey âhiretini düşünen hasta
Hastalık, sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastvalıklar, keffaret-üz zünub olduğu hadîs-i sahih ile sabittir. Hem hadîste vardır ki: "Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşer; imanlı bir hastanın titremesi e, öyle günahları silker." Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıklardır. Bu hayat-ı dünyevîde dahi kalb, vicdan, ruh için manevî hastalıklardır. Sen eğer sabredip şekva etmezsen, şu muvakkat bir hastalık ile daimî pek çok hastalıklardan kurtuluyorsun. Eğer günahları düşünmüyorsan, yahut âhireti bilmiyorsan veya Allah'ı tanımıyorsan, sende öyle dehşetli bir hastalık var ki; milyon defa sendeki bu küçük hastalıktan daha büyüktür. Ondan feryad et. Çünki bütün dünyanın mevcudatıyla kalbin, ruhun ve nefsin alâkadardır. Mütemadiyen firak ve zeval ile o alâkalar kesilip, sende hadsiz yaralar açılır. Bahusus âhireti bilmediğin için, ölümü i'dam-ı ebedî tahayyül ettiğinden -âdeta- güya yara bere içinde, dünya kadar hastalıklı bir vücudun var. İşte en evvel hadsiz yaralı ve hastalıklı bu büyük manevî vücudun hadsiz hastalıklarına kat'î ilâç ve kat'î şifa verici bir tiryak olan iman ilâcını aramak ve itikadını düzeltmek gerektir ki, o ilâcı bulmakta en kısa yol, bu maddî hastalığın yırttığı gaflet perdesinin altında sana gösterdiği aczin ve za'fın penceresiyle, bir Kadîr-i Zülcelal'in kudretini ve rahmetini tanımaktır.
Reklam
Kim zamanının imamını tanımadan ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür
° Merhum Allame Eminî ( el - Gadir kitabının yazarı ) Ehlisünnet'in yoğunlukta olduğu şehirlerden birine yaptığı bir yolculukta, Sünnî âlimler Allame'nin şehirlerine gelişinden haberdar olurlar. Bunun üzerine bir araya toplanıp Allame Emini'yi bir akşam yemeğine davet etme kararı alırlar. Yemekten sonra mecliste bulunan 70-80 Sünnî
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sünnet inkarcılarına karşı dinimi daha iyi öğrenebilmek için sünnetin dindeki yerini, önemini ve hadis çeşitlerini araştırmaya başladığımda ahad haber terimiyle karşılaştım. Sahih hadis, mütevatir hadis, mevzu hadis vs bazı hadis çeşitlerini biliyordum ama ahad haberi hiç bilmiyordum. Hadis inkarcısı olmadığını savunan ve kendini tevhide nisbet eden bazı şahısların ahad hadisleri akaidde delil kabul etmediklerini, böylece Rasulullah'ın (aleyhisselam) bi çok sahih hadislerini reddettiklerini öğrenince ahad haberi iyice merak ettim. Bu kitabı alıp okudumda, bu bidatı ilk olarak hicri ikiyüzlerde mutezile kelamcıları tarafından ortaya atıldığını öğrendim. Ayrıca ahad haberin sayısının yüz binleri bulan, Buharı Müslim, Tirmizi, İbn Mace, Ahmed ve diğer hadis kitaplarında kayıt altına alınan çook sağlam sahih hadisler olduğunu...ve daha fazlasını öğrendim. Kitap Prof. Dr. Muhemmed b. Abdullah el Vuheybi'nin yazmış olduğu risalesi, daha anlaşılır olması için Abdullah Yolcu tarafından şerh edilerek genişletilmiş. Kiitapta ahad haberin ne olduğu, dindeki yerini, önemini, ahad haberi akaidde delil kabul etmeyenlerin nasıl bir tutarsızlık içinde olduklarını, sahabe, tabiin ve ehli sünnet alimlerinin hepsinin ahad haberi şeriatta delil kabul ettiklerini vs konu ile ilgili daha pek çok konuyu bulabilirsiniz. Bu kitabı (ve konu ile ilgili benzer kitapları) okumanızı şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar...
Ahad Haber Ve Delil Olması
Ahad Haber Ve Delil OlmasıMuhammed B. Abdullah el-Vuheybi · Guraba Yayınları · 04 okunma
Türkler de araplaşmaya bayılır oysaki
Kıyametin bir alameti olarak da müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir kesim: – Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili olan bu toplumla…. kıl giyerler.”( Bkz. Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen, Kitabu’l-Melahim/9 Babun fi Kıtali’t Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen, Kitabu’l-Cihad/ Babu Gazveti’t-Türk…)
İbn Kesir'den rivayet edilmiş ki ; " Müslümanlar büyük ibadetlerinde her hafta bir defa toplanmaktadır. Bu günde tüm mahlukatın yaratılması tamam olmuş, Âdem Aleyhisselam bu günde yaratılmış, bugün cennete konulmuş ve bu günde cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de bu konuda sabit olan sahih hadis-i şeriflere göre bu günde kopacaktır. Yine sabit olmuştur ki, bizden önceki geçmiş dönem ümmetler bugün ile emrolundular; yahudiler Âdem Aleyhisselam'ın yaratılmasının kendisinde vaki olmadığı gün olan cumartesi gününü seçtiler. Hristiyanlar ise, pazar günü seçtiler. Ancak Allah Teâlâ yaratılmanın kendisinde kemal bulduğu gün olan Cuma'yı bu ümmet için seçti. "
Sayfa 174
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.