Yer: "Münazarat ve Şualaf" adlı "risale". Yazarı: Said-i Nursî. Konu: Mustafa Kemal.
Kültür Bakanlığı'nın, gençleri okumaya çağırdığı "yapıt"ta, Birinci Cumhuriyet"in kurucusu ile ilgili bazı sıfatlar şunlar;
"Nefreti âmmeye layık adam..."
"Günahkâr..."
"Seyyiesiz..."
"İslâm'ın en büyükfitne-i diniyelerinden biri..."
"Süfyan..."
"Deccal.." (Yani, "kıyamet"e yakın ortaya çıkacağı söylenen "kötü" adam...)
"Her bir hasenenin sevabı başka vakitte on ise, recebi şerifte yüzden geçer, şabanı muazzamada üç yüzden ziyade ve ramazanı mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere ve leylei Kadirde otuz bine çıkar."
Üstadı, yıldırım gibi serî hatvelerle ilerlerken, hiç olmazsa karınca yürüyüşü takib edeyim, irtibat kesilmesin niyetiyle şu perîşan cümleleri derc ve takdim ettim efendim.
Muhammed Sabri
(Rahmetullâhi Aleyh)
Barla Lâhikası
Ve cebheyi bırakıp, âfil şeylere aldanıp, çok mübârek ve mukaddes şeylerin ayak altında kalmasına sebebiyet vermemek için, ancak ve ancak Cenâb-ı Kibriyânın azamet ve kudretinden ve şümûllü rahmetinden ve Şah-ı Levlâk'in himmet-i âmmesinden ve Zât-ı üstadânelerinin makbûl ed'iyelerinden gece ve gündüz hisse-mend olmamızı niyâz ediyorum ve böyle îmânım var ve her dakika ârâmsız bekliyorum.
Hâfız Ali
(Rahmetullâhi Aleyh)
Barla Lâhikası
Üstat Said Nursi [rahmetullahi aleyh] İktisat Risalesi'nde der ki: İsraf hırsı doğurur, hirstan da üç netice çıkar:
Birincisi, hırslı ve mal düşkünü kimse kanaatsiz olur. Kanaatsizlik insanın çalışma şevkini kırar. Şükür yerine şikâyet ettirir, insanı tembelliğe atar. Helâl kazancı terkettirir, haram yollardan zahmetsiz mal aratır. Bu yolda insan İzzet ve şerefini feda eder. İsrafa dalan milletlerde tüketenler çoğalır, üretenler azalır. O vakit cemiyetin ayakta durmasını temin eden sanat ve hizmetler durur veya durma noktasına gelir.
Hırsın ikinci sonucu pişmanlık ve perişanlıktır. Kâinatta mal hırsı ile huzur bulmuş, rahat etmiş hiçbir insan veya hayvan yoktur.
Mal hırsının üçüncü ve en önemli neticesi, ihlási yok edip insanı riyakår, gösteriş düşkünü ve bencil yapmasıdır. Bu hirs içinde Allah'a güzel kulluk yapılamaz, kalp huzur içinde yüce Rabb'ine yönelemez. İnsan kula kulluk yapar hale gelir. Bu da tam bir felakettir. Kanaat ve iktisat nefsi susturmak, kalbi rahatlatmak içindir. Bu da huzurla ibadet için lazımdır. Hedef keyif değil, kulluktur.
Var ol ey sevgili Üstadım! Hemen, Rabbim yorgunluğunuza bedel bin ehl-i gazâ sevabı ihsan buyursun, âmîn. Afvınıza mağruren şunu diyeceğim ki: Madem manevî cihad zamanıdır, muvazzaf askeriz ve askerlikten lezzet aldığımızı söylüyoruz; düşman hem dessas, hem surî kuvvetlicedir. Kılınç hasma göre çekilir düsturuyla, sizin telaşsız ve ârâmsız sa'yiniz göz önünde iken cephemize hile tuzağı addedilen hubb-u câh ve sermaye-i dünya gibi çok cazibedar şeylerle bizi aldattıklarını bilmeliyiz. Ve cepheyi bırakıp, âfil şeylere aldanıp, çok mübarek ve mukaddes şeylerin ayak altında kalmasına sebebiyet vermemek için, ancak ve ancak Cenab-ı Kibriya'nın azamet ve kudretinden ve şümullü rahmetinden ve Şah-ı Levlâk'in himmet-i âmmesinden ve Zât-ı Üstadanelerinin makbul ed'iyelerinden gece ve gündüz hissemend olmamızı niyaz ediyorum ve böyle imanım var ve her dakika ârâmsız bekliyorum.
Hâfız Ali
(Rahmetullahi Aleyh)