Ədəbiyyat -î fantaziyye şiirimden
Ah saki,ser önümüze enva-î şarap İçelim kızlarla, aklımız ola harap Raks etsinler, sallasınlar pisiri* Olsun bu şairin fantezi esiri... *lisan -î kürdi 'de hatunun memesi demek. Bu kelimenin Arapçası Sedy'dir. Sütyen kelimesi sedy kelimesinden müştak olmuştur. En güzeli yumuşak olanıdır.
Terahhum eyleyip imdâd kıl bi-çâre hâline Firâkınla harâb oldu bu dil-hâne eriş ey yâr (Ey Sevgili Yetiş! Bu gönül evi, ayrılığınla harap oldu, bu çaresiz hâline merhamet gösterip yardım et.) Şairin yek-âhenk gazelinin bu beytinde de hitap makamı sevgilidir. Bu defa gönül, sevgiliden ayrı olmanın verdiği dert ile harap olmuş bir eve teşbih edilir. Klâsik Türk şiirinde âşık, genellikle ayrılık hâlindedir. Bu sebeple âh ve feryat eder, kanlı gözyaşı döker. Biçareler bile âşığa merhamet eder, ayrılık yarası ona acıyıp kan ağlar. Âşığı hasta eden de bu ayrılık derdidir. “Hicran, ayrılık” anlamlarına gelen firâk, tasavvufta vahdet makamından uzak kalmayı, visâl hâlinde olmamayı ifade eder. Firâk, sâlikin asli vatanı olan gayb ve ruhlar âleminden ayrılıp bu âleme gelmesiyle başlar. Şair, sevgilinin merhamet gösterip bu çaresiz hâline yardım etmesini diler. Firâkın son bulması demek, sevgilinin visaline ermek demektir.Visal ise ancak, bu alemden o aleme geçmekle mumkün olur.
Nagehan Uçan EkeKitabı okudu
Reklam
Bazı da dost suretinde hulûl edip korkutmak, mümkünse habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. “Aman, aman Said’e yanaşmayınız! Hükûmet takib ediyor.” diye zaifleri vazgeçirmeye çalışıyorlar. Hattâ bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallât ediyorlar. Hattâ Risale-i Nur erkânlarına karşı da, benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip; zâhiren dindar ehl-i bid’adan bazı şöhretli zatları gösterip; “Biz de müslümanız, din yalnız Said’in mesleğine mahsus değil.” deyip, bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına, o safdil ehl-i diyanet ve hocaları âlet edip istimal ediyorlar. İnşaallah bunların bu planları da akim kalacak. Böyle heriflere dersiniz: “Biz, Risale-i Nur’un şakirdleriyiz. Said de, bizim gibi bir şakirddir. Risale-i Nur’un menba-ı madeni, esası da Kur’an’dır. Yirmi senedir emsalsiz tedkikat ve takibatla beraber, kıymetini, galebesini en muannid düşmana da isbat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de -el’iyâzübillah- Risale-i Nur’un aleyhine dönse, bizim sadakatimiz ve alâkamızı inşaallah sarsmayacak” deyip, o kapıyı kaparsınız. Fakat, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’la meşgul olmak; elinden gelirse yazmak; ve mübalâğalı propagandalara hiç ehemmiyet vermemek; ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerekir. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz. Said Nursî
Sayfa 81 - Zehra yayıncılık
76 syf.
8/10 puan verdi
Ah'lar Ağacı
Didem Madak - Ah'lar Ağacı @metiskitap ° "Yapıştırsam da parçalarını hayatımın Su sızdırıyordu çatlaklarından." ° Selamlar . Didem Madak külliyatını maalesef bitirmiş bulunmaktayım . Maalesef diyorum çünkü ben bu duygulu mısraları daha fazla okumak isterdim. Daha fazla kitap, daha fazla şiir, daha fazla kendini anlattığı
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202121,3bin okunma
Balın İçindeki Zehre Vurgunduk - Garib Çoban
Balın İçindeki Zehre Vurgunduk - Garib Çoban Gizemli bir başkası yoksa, aynı kişi misin?.. Çoğu suretler için yaşanması olanaksız, ölü bir yaşamdı yaşanamayanlar. Her kararları yetersizdi ve daha eylemin eşliğinde yine yarıda bırakıyor insan kendini. Böylece de içindeki kötüyü daha da utanç verici kıldığından emin mi?.. Mücadeleye, tartışmaya,
Bir devasız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber.
Sıkıntıdan gelen bir gafletle, Risale-i Nur'un teselli verici ve meded edici envârına bakmayarak, doğrudan doğruya kalbime baktım ve ruhumu aradım. Gördüm ki; gayet kuvvetli bir aşk-ı beka ve şedid bir muhabbet-i vücud ve büyük bir iştiyak-ı hayat ve hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir fakr, bende hükmediyorlar. Halbuki müdhiş bir fena, o bekayı söndürüyor. O haletimde, yanık bir şâirin dediği gibi dedim: Dil bekası Hak fenası istedi mülk-ü tenim. Bir devasız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber.
Reklam
180 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.