Bazı da dost suretinde hulûl edip korkutmak, mümkünse habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. “Aman, aman Said’e yanaşmayınız! Hükûmet takib ediyor.” diye zaifleri vazgeçirmeye çalışıyorlar. Hattâ bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallât ediyorlar.
Hattâ Risale-i Nur erkânlarına karşı da, benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip; zâhiren dindar ehl-i bid’adan bazı şöhretli zatları gösterip; “Biz de müslümanız, din yalnız Said’in mesleğine mahsus değil.” deyip, bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına, o safdil ehl-i diyanet ve hocaları âlet edip istimal ediyorlar. İnşaallah bunların bu planları da akim kalacak. Böyle heriflere dersiniz:
“Biz, Risale-i Nur’un şakirdleriyiz. Said de, bizim gibi bir şakirddir. Risale-i Nur’un menba-ı madeni, esası da Kur’an’dır. Yirmi senedir emsalsiz tedkikat ve takibatla beraber, kıymetini, galebesini en muannid düşmana da isbat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de -el’iyâzübillah- Risale-i Nur’un aleyhine dönse, bizim sadakatimiz ve alâkamızı inşaallah sarsmayacak” deyip, o kapıyı kaparsınız. Fakat, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’la meşgul olmak; elinden gelirse yazmak; ve mübalâğalı propagandalara hiç ehemmiyet vermemek; ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerekir.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.
Said Nursî
Sayfa 81 - Zehra yayıncılık