Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülsüm 桜

“Ne çok değişiyor dünya, sanki her sabah dünden akılda kaldığı kadarıyla yeniden kuruluyormuş gibi. Her gün biraz daha kendine benzememeye başlıyor her şey…”
Reklam
“Çok üzgündü ama. Ben annesine üzülüyor sanmıştım baştan, değilmiş, o hep öyleymiş, üzgünmüş hep. İnsan üzülmekten yorulmaz mı? Küçükken babaannem kanatana kadar ağzıma burnuma vurup sonra da mikrop kapmasın diye başımdan aşağı kolonyayı boca ettiğinde bile avazım çıkasıya ağlar, sonra ağlamaktan, üzülmekten yorulup gider karıncalarla oynar ya da terliklerden arabalar yapar, halının desenini yol belleyip kendi kendime trafik idare ederdim. O yorulmuyordu. Hep üzülüyordu.”
“Kimseye ait olamamış insanlardık çünkü biz. En yakınlarını nemli çukurlara ya da çok uzaklara erken saklamış, sevgisizlikten ve sürekli birilerinin gitmesinden korkup kimseyi sevemeyişimizle perişan olmuş zavallılardık.”
Sayfa 112Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Onlar birbirlerine ne eşlik etmek için, ne de birlikte çalmak için yaratılmışlardı.”
“İnsanların yaşıyla her zaman sorunum olmuştur. Zamanın sadece geçtiğini, durmadığını unutuyorum, insan ancak sonradan, bıraktığı izlerden anlıyor zamanı.”
Reklam
“Bakışları içe dönüktü. Günlük şeylere bakmıyordu, havaya bakıyordu, bu yüzden haksız yere burnu havada biri olduğuna inanıyorlardı.”
“Malraux, ölümün hayatı bir kadere çevirdiğini yazar. Ardından rötuş yapılamaz, ölüm kesindir.”
“Yıllarca süren büyük, dehşet verici bir savaşın bütün halklar tarafından yıllar yılı unutulduğunu, inkâr edildiğini, bastırıldığını ve sanki sihirle yok edildiğini ve şimdi azıcık dinlenip kendine gelen bu halkların, birkaç yıl önceki budalalıklarını ve acılarını sürükleyici savaş romanlarıyla anımsamaya çalıştıklarını görmüyor muyuz?”
“İyi ses diye bir şey varsa o da mutfaktan gelen seslerdi; bulaşık makinesinin şapırtı ve tıngırtıları, lavabodaki çatal kaşığın çınlamaları ve büyük tencerelerde kaynayan çorbanın fokurtusu.”
Sayfa 280Kitabı okudu
Reklam
“ Vaaz beni öfkelendirir Örnek beni ikna eder Eylem bana kanıtlar”
“Yaş beni yener Gençlik beni terk eder Bellek bana kalır”
“Hadi gidelim, dedi ihtiyar, ayın battığına inanmazsan yıldızların parladığını da görmezsin.”
“Yeşermiş dalda şarkı söyleyen boz bir serçe bile yok, hepsi karşı sahilde, gel de üzülme. Boz bir serçe bile yok, ne de beyaz bir huş ağacı… Ama yazın getirdiği en güzel günde, burayı özlediğim oluyor yine de.”
“Yorucu bir yaşam söndü, çalışkan bir el dinlendi, artık çalışma günün sona erdi, iyi kalbin uykuya daldı.”
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.