Söz verdim kendime unutmak için
Bambaşka bir hayat kurdum, oImadı
O sessiz vedanın, o garip göçün
Sebebini hayra yordum, oImadı
Dedim; oIsun, bu da dünya haIIarı
Tanrı ayrıIıkIa sınar kuIIarı
EIIerinIe diktiğin o güIIeri
Kendi eIIerimIe kırdım, oImadı
Niye ömrüm geri dönmez eskiye
Niye bu deIiIik, bu boşIuk niye
Meydan usIandırır yiğidi
Bilmiyorum nerdeyim ne haldeyim ben kimim?
Ayrılırken kimliğim adresim sende kalmış
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
"... özgür olsaydınız kimbilir neler yapardınız?"
"Belki de hiçbir şey yapmazdım. Beynimin içindekiler boş işlerle uçup gitti. İnsanın zihninde gizli olan gizemli madenleri kazması için bir bahtsızlık yaşaması gerekiyor; barutu patlatmak için bir basınç gerekiyor. Hapis, sağda solda salınan tüm yetilerimi bir noktada toplayıp birbirleriyle çarpışmalarını sağladı ve bildiğiniz gibi bulutların çarpışmasıyla elektriklenme oluşur, elektriklenmeden şimşek, şimşekten de aydınlık doğar. "
Aklıma gelmişken şunu da ekleyeyim; benim, senin, hepimiz için çok tanıdık olan bu boşluğa düşme rüyasında ne hikmetse dibe vurduğumuzu asla görmeyiz. Dibe vurmak yıkım demektir. Dala tutunamayan atalarımız yere düştükleri an ölmüştü. Düşüşün beyin hücrelerinde şoka yol açtığı doğru. Ancak, bunu nesillerine aktaramadan ölmüş oluyorlardı. Sizlerle ben, işte o yere düşmeyen atalarımızın soyundan geliyoruz. Bu yüzden de rüyalarımızda asla yere düştüğümüzü görmeyiz.