Voltaire ve Rousseau gibi değerli yazarların hayranlığını kazanıp Academie Française ‘in başına geçen 18. yüzyılın en önemli Fransız oyun yazarlarından biri olan Pierre Carlette de Chamblin de Marivaux, hayattayken şöhreti tanımamış ve yoksulluk içinde yaşamına veda etmiştir.
Statü farkının yoğun olduğu dönemi ele alan Marivaux, sınıfsal farklılıkları (eleştirmek)ortadan kaldırmak adına ,kara komedya türünde kaleme aldığı oyunu ‘Köleler Adası ‘ 1725 yılında İtalyan oyuncular tarafından sahnelendi.
Fransız toplumunda büyük yankı uyandıran oyun yoksul halkın sessiz çığlıklarının aynası olmuştur.
Marivaux ‘un ütopik oyununda
yaşattıklarının aynısını yaşamaya mecbur bırakılan insanların,üzerlerindeki baskının ne gibi sonuçlar doğuracağını,iyi -kötü etkilerini anlatırken seyircisini-okurunu empati yapmaya çağırıyor.
Gelelim kurgumuza .
Efendilerinin zalimliğinden kurtulmak isteyen köleler, Yunanistan ‘ı terk edip ıssız bir adaya yerleşir. Tesadüf sonucu adaya gelen her hangi bir efendiden intikamlarını almak için…Zalimce bir kanun uygularlar.
Tabii kanunun ne olduğunu söylemeyeceğim:)
Seneler sonra torunları bu kanunu lağvedip “Bizim yok etmek istediğimiz şey kalbinizdeki barbarlık.” adı altında efendileri köle ,köleleri efendi yapıp insanlık dersi vermeye başlıyorlar.
Asıl oyun şimdi başlıyor.
Adaya düşen iki efendi ve köleleri bu yeni kanuna uymak zorunda kalıyor.
Efendiler ve köleler bu adaya nasıl geldi,
neler yaşadı ? Peki adadan nasıl kurtulacaklarını merak ediyorsanız şimdiden keyifli okumalar diliyorum.