İlişkilerin içi boşaldı. Anlamsız, yorucu ve yıkıcı güç savaşlarına dönüştü birliktelikler. Beş duyuyla yaşandığında anlam ve değer bulan ilişkiler, hız çağında artık sadece görme duyusuyla deneyimleniyor.
"Mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ." Kalpten kalbe bir yol vardır.
Gönül dili enteresan bir şey. Yani bir ortamda hiç kimse konuşmasa, bakılmazsa bile gönülden gönüle bir yol vardır. Ehline malum olur...
Nereye gidersem gideyim, yolculuğum istikametimiz bir çemberin başlangıç noktasına yepyeni biri olarak varabilmek gibiydi. Bir eğrinin içinden doğru olarak çıkabilmek içindi
Çünkü özlemek bazen buzda bir denize düşmek kadar serttir. Bazen çöl sıcağında bir yudum suya hasret kalmak gibidir. Lüzumsuz kalabalıkların içinde o en lazım kişiyi aramaktır, yalnızken tek bir yüze hasret kalmaktır. Zaten tabiatı bile ayrılık üzerine kurmamış mı tanrı? Yaprak düşer dalından, damla ayrılır buluttan, seviyorum derken bile ayrılır iki dudak birbirinden. Yağmurun ardından ortaya çıkan toprak kokusu gibi özlemek de bi yüreğe düşünce sendeki özü kaldırır yıllardır yatıp durduğu mezardan.,
Ne zaman ters gitse hayatında bir şeyler, içinde anlatamadıkların birikir, yanında anlayamayan insanlar birikir, sonra da gözlerinde yaşlar birikir. Ve her şeye ve tüm olanlara rağmen devam edesin gelir.