Angband'ın Kapısı önünde uzanan kasvetli vadiye ulaşana dek, üzerlerinde uzun ve yorucu yollarının tozuyla, tüm tehlikeleri geçtiler. Kapkara kanyonlar, kıvranan bir yılan gibi gözüken yolun iki yanında yükseliyordu. Her iki tarafta sıralanmış uçurumlar, savaş Safları gibi uzanıyor, üzerlerinde korkunç sesleriyle bağıran leş yiyici kuşlar oturuyordu. Önlerinde, dağın eteğinde geniş ve karanlık bir kemer şeklindeki zaptedilemez Kapı vardı; üstünde bin ayaklık bir uçurum yükseliyordu.
Kapıda hakkında hiçbir şey bilinmeyen bir nöbetçi olduğu için ümitsizliğe kapıldılar.
Morgoth'a, civardaki Elf prenslerinin ne olduğunu bilmediği bir şeyler tasarladığı hakkında söylentiler ulaşmıştı ve ormanın geçitlerinden daima Valar'ın tasmasız büyük kurt köpeği Huan'ın uluması duyuluyordu. Morgoth, Huan'ın yazgısını hatırlayıp Draugluin'in neslinden yavrular arasından birini seçti; kendi eliyle canlı etle besleyip gücünü onun üzerine yaydı. Kurt hiçbir ine sığmayana kadar hızla büyüdü, Morgoth'un ayaklarının dibinde iri cüssesiyle ve daima açlık içinde uzandı. Orada cehennemin ateşi ve acıları içine yerleşti, güçlü, korkunç ve işkence edilmiş yok edici bir ruhla doldu. O günleri anlatan hikâyelerde Kızıl Ağız, Carcharoth ve Susuzluğun Ağzı, Anfauglir diye adlandırıldı.