Kürk Mantolu Madonna ve İçimizdeki Şeytan'dan sonra her ne kadar beklentimi yüksek tutmuş olsam da bu kitabı nedense hiç beğenmedim. Aşk çok arka planda, eleştiri yapabilmek için bütün rastlantılar dini ve milli duyguları yanlış gösterecek bir algı içinde yazılmış; yazar, bir kurgudan ziyade içinde biriktirdiği nefreti kustuğu bir kitap yazmış adeta. Diğer romanlarındaki gibi insan psikolojisinden çok olaylar ve mekanlar üzerinde durulmuş. Güzel kısımları elbette var. İnsanı etkileyen betimlemeleri ve tespitlerine tanık oluyoruz her zamanki gibi. Yusuf'u, Muazzez'i, Şahinde'yi, kaymakamı ve diğer karakterleri güzel işlemiş. Ancak yazar görüşünü savunma ve karşıtı olduğu düşünceleri eleştirme konusunda o kadar yoğun ve ısrarcı davranmış ki kitabı okumaktan sıkıldım, zor bitirdim.
Sabahattin Ali'nin görüşünü zaten biliyordum, saygı da duyarım. Her insan fikrini, düşüncelerini özgürce dile getirebilir, diğer görüşlere eleştiri de yapabilir. Ancak bu kitap beni çok şaşırttı. Şehitlere, namaza, dini ve milli değerlere hakaret niteliğinde sözler var ve bu durum beni çok üzdü. Dediğim gibi edebi anlamda Sabahattin Ali'nin çok başarılı bir dili var ancak ne yazık ki bu kitabında bunu gösterememiş, eleştiri yapmaktan kurgudaki rastlantısal öğeleri çok saçma bir biçimde birleştirmiş ve diğer romanlarına göre çok başarısız olmuş. Ana tema tam oturmamış. Bence Yusuf'un başına gelenlerden ve kötü karakterlerin zalimliğinden bu kadar çok bahsedileceğine; Yusuf'un ve Muazzez'in hislerine, düşüncelerine daha çok yer verilseydi çok daha başarılı bir kitap olabilirdi.