Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Modern zamanda seküler öğretiler, dinin bireysel ve sosyal hayattaki yansımalarını azaltırken aynı zamanda doğanın kutsalla bağlantısını koparmasını da salık vermiştir.
“Gittiğim okul tamamen seküler bir okuldu. İngiltere’deki çoğu insan gibi ben de hiçbir zaman Hristiyanlığı kabul veyâ reddetme imkânı bulamadım, çünkü din bana sunulmadı. Genç neslin durumu genelde budur. Kimse Hristiyanlığın ne olduğunu tam anlamıyla bilmez. Bunun sebebi de kısmen seküler bakış açısı, kısmen de Anglo-Sakson kültürünün din konusundaki zayıflığıdır. İnsanlar din üzerine konuşmaktan pek hoşlanmazlar. Özellikle kültürlü ve eğitim görmüş kesimlerde din konuşma konusu değildir, dolayısıyla çocuklar ve gençler de konuşmazlar.”
Reklam
Bu argümanlar inandırıcı da değil. Kanıt oldukları söylenemez. Dolayı­sıyla, bir ateist olmamın yanı sıra, bir biçimde agnostiğim de. Sonuç olarak, büyük ihtimalle sağlam nedenlerle, Tanrı'nın var olduğunu inkar ettiğiniz sürece bir ateist de olabilirsiniz; (siz de dahil) hiç kimsenin Tanrı'nın var olup olmadığını kesin olarak bilmediğini ileri sürdüğünüz sürece bir agnos­tik de. Bu bileşim benim bakış açımı yansıtıyor; yani ben, bu bağlamda hem ateistim hem de agnostik. Terminolojik akıl karışıklığından kaçınmak için, ateist ya da agnostik olan kişileri seküler ya da sekülarist diye niteleyeceğim.
Rönesans "seküler modernizmin doğum yeri" olarak tanımlanır.
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Seküler bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyaya uyum sağlamak için çocuklar, vecd halinden vazgeçerler. ("L'enfant abdique son extase" demiş Malarme.) Manevi olanın yaşantısını yitirmişken bizlerden iman etmemiz bekleniyor. Ama bu iman vaki olmayan bir gerçeğe inanma şeklinde ortaya çıkıyor. Amos'da, ülkede bir kıtlığın ortaya çıkacağı bir zamanın geleceği, bunun "ne yiyecek kıtlığı ne de susuzluk değil, Tanrı'nın sözlerini işitme " kıtlığı olacağı hakkında bir kehanet vardır. Bu zaman halihazırda gelmiştir. Bu, içinde bulunduğumuz çağdır. ·
Sayfa 139 - Vadi YayınlarıKitabı okudu
Buyurunuz 31 Mart..:(
İslamcı Derviş Vahdeti’nin ‘Volkan’ gazetesi etrafında toplanan siyasallaşmış dinciler ile liberal/sağ, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın işbirliği ve kışkırtması sonucu 31 Mart (14 Nisan) 1909’da alaylı askerler (eğitimsiz, okullu olmayan, ordudan yetişen subaylar) askeri darbe yaparak Osmanlı Devleti’nin başkentine el koydular. Tarihe “31 Mart Vakası” diye geçen bu darbe sonucu gericiler ilk iş olarak Meclis’i kapatarak, şeriat ilan etti. Başta Harbiye olmak üzere seküler (laik) eğitim veren okulların öğrencilerini linç etmeye başladılar. Yakaladıları mektepli subayları kurşuna dizdiler.
Reklam
Tanrı’nın ölümünün ilanı beklenenin aksine toplumu çöküşe sürüklemedi. Tarih boyunca peygamberler ve felsefeciler, büyük kozmik plana duyulan inanç olmazsa düzen ve birliğin yok olacağını iddia etmişlerdi. Bugünse kozmik bir tasarıya inanmaya devam edenler, küresel düzen karşısındaki en tehditkar unsurlardır. Allah’tan korkan Suriye, seküler Hollanda’dan çok daha şiddet dolu.
Sayfa 233 - kolektif kitapKitabı okuyor
Teslim olan değil Teslim alan
Seküler bir din anlayışına sahip olan Müslüman modernisler de, dünyayla onların kurduğu türden bir ilişki kurmadığı için ümmete burun kıvırarak bakmakta, yüzyıllar boyunca ümmetin tahrif edilmiş bir din anlayışına sahip olduğunu iddia edip durmaktadır. Oysa dine modern/seküler pencereden bakarak onu yeni baştan anlama/ yorumlama sevdasındaki modernistler bu davranışlarıyla "teslim olan" değil "teslim alan" olmak istediklerini ortaya koymuş oluyorlar.
Sayfa 248
Ortalama bir antik şehrin sokaklarında yürümek bizi her türden dini görselin bombardımanına tutardı: kapılara çizilen ev tanrıları, kötü ruhları uzak tutmak için kullanılan deforme olmuş cüce şeklinde rüzgar çanları, çarmıha gerilmiş eşek kafalı İsa gibi aşağılayıcı çizimler... Din, mahalledeki kilisenin içine sıkıştırılmış bir şey, tapınaklar da haftada en fazla bir kere veya daha çok arada sırada vuku bulan büyük bir olay için gidilen yerler değildi ve seküler toplumla bağları da kesilmemişti. Din, antik dünyadaki her şeye hakimdi: Yunan tiyatrosundan tavernalara, oyunlar öncesi yapılan dini geçit törenlerdeki toplu kurbanlara kadar hiçbir şey tanrıların onayı olmadan yer alamazdı. Antik dünya, ateizmin hayal bile edilemeyeceği bir dünyaydı.
Sayfa 14 - Domingo Yayınevi, 1. Baskı: Şubat 2019
Türk ulusunun ahlaki karakteri (dini olsun-seküler olsun) son derece zayıflamıştır. Uluslararası insani gelişmişlik düzeyinde (eğitim, sağlık, şeffaflık, yolsuzluk, işkence vs.) son sıralarda sürünmektedir.
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.