Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selin Temiz

Selin Temiz
@selin_temiz
Öğrenci
RWTH Aachen Wirtschaftsingenieurwesen (Endüstri Mühendisliği)
Almanya
18 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Başkalarına, çevresindeki başka insanlara gelince, onları sevmek, onlara haksızlık etmemek, onları incitmemek için alabildiğine yürekli, alabildiğine ciddi çabaları aralıksız sürdürüyordu, “hemcinsini sev” ilkesi kendi kendisinden nefret etmesi gibi kafasına yerleştirilmişti. Dolayısıyla, bütün yaşamı, insanın kendini sevmeden hemcinsini sevemeyeceğini, kendinden nefretin en katıksız bencillikle aynı şey olduğunu, sonunda onun gibi aynı korkunç soyutlanmışlık ve umarsızlığa yol açacağını gösteren güzel bir örnekti.
Sayfa 12
Reklam
Kendine karşı bu kadar katı olmasa, başkalarına da daha mı hoşgörülü olurdu acaba?
Sayfa 372
Zor bir şeyin ilk kez yapılması ile onuncu kez veya yüzüncü kez yapılması arasındaki fark asıl zorlukların psikolojik tarafında, algılanma biçiminde hissedilir.
Sayfa 6

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başarısızlıklara bakış açısı ve sonuca değil sürece odaklanmak
Doğayla, dağlarla hiçbir zaman itişmeye, dövüşmeye kalkışmadım; dağ izin verirse tırmandım, vermezse, sağ salim dönmeme müsaade ettiği için teşekkür edip, gelecekte tekrar buluşmak üzere evime geri döndüm. Dağları, alt edilmesi gereken rakipler, zirveleri de fethedilmesi gereken kaleler olarak değil, yüce gövdelerinde kendimi geliştirebileceğim varlıklar olarak algıladım.
Sayfa 2
Türkiye, İran ve Pakistan arasında kültür akrabalığının Türkiye ile Araplar arasındaki ortaklıktan daha kuvvetli olduğunu tarih araştırmaları teyit etmektedir.
Sayfa 140
Reklam
Makalenin kaleme alındığı 1998 senesinden günümüze
Huntington, Türkiye'nin bugün Orta Asya ve Türkî devletlerle yakınlaşma ve bütünleşmeyi yeğleyen bir politika benimsediğini ifade etmekte, fakat burada da çelişkiye düşmektedir. Türkiye neden Müslüman Araplarla değil de etnik akrabalık dolayısıyla bu topluluklarla birlik içine girmeye çalışıyor. Demek ki, etnik kimlik din kimliğinden önce gelmektedir.
Sayfa 138
Dersini alamayan milletler için tarih kendini tekrarlıyor...
Osmanlı'nın açık pazar politikası, Avrupa merkantilizminin tamamen tersi bir ekonomik anlayıştan, iç pazarda malların bolluk ve ucuzluğunu ilke edinen bir ekonomi anlayışından (economy of plenty) kaynaklanıyordu. Bu politika, sonunda daha ucuz ve iyi kalite Batı mallarının karşısında yerli sanayinin çöküşünü hazırlamıştır. 1800-1850 döneminde Osmanlılar, pamuk bezini ve İstanbul için unu bile Batılı ülkelerden ithal eder duruma düşmüşlerdir.
Sayfa 136
Şeyhülislâm Atâ'ullâh Efendi, sultanın tahttan indirilmesine dair fetvâ verdi; bu fetvâda Şeyhülislâm, Selim'in, sorumsuz kişilerin iktidarı gasp etmelerine ve ele geçirdikleri gücü Müslüman halka karşı kullanmalarına ses çıkartmadığı için halifeliğe lâyık olmadığını bildirmekteydi.
Sayfa 44
Diğer taraftan, şeriatle ilgili konular üzerindeki fikr ve mütâlaaları formülleştirmede, kesin fetvâ vermede en yüksek otorite olan Şeyhülislâmın, hukûkî idâreye müdahale etme hakkı yoktu. Bir keresinde Şeyhülislâm Ali Cemali, şeriate aykırı olduğunu düşünerek, Sultan I. Selim (1512-1520)'in bir kararına karşı itiraz etmek için hükûmet konağına geldiği zaman, sultan, onu, devlet işlerine müdahale etmekle ithâm etmişti. Fakat 18. yüzyılda, yönetimle ilgili her mühim konuda Şeyhülislâmın fikrini sormak, yerleşmiş bir teâmül halini aldı. Bu yüzden, çöküş döneminde şeriat ve dinî otoritenin hükûmete zorla kabul ettirdiği sınırlamalar, reformların uygulanmasını bilhassa güçleştirmişti.
Sayfa 35
zamanında padişaha isyan eden halk bugün nasıl bu hale geldi
'Halkını doyurmak', bir hanın en önemli sorumluluklarından birisi olarak telakki edilirdi. Kamusal şölenler organize etmek bunu sembolize ederdi ve ihmali ise bazı zamanlar isyanla sonuçlanırdı.
Sayfa 29
Reklam
Osmanlı matematikçisi Molla Lütfi (ö. 1494) onlardan biriydi, ancak ulema topluluğu kalabalık bir izleyiciler önünde, At Meydanı'nda bu matematikçiyi astı.
Sayfa 27
Güncelliğini yitirmeyen adaletsizlikler...
Ve bu örgütün hedefi ne sayın baylar? Masum insanları tutuklamak ve onlara karşı anlamsız ve çoğu zaman -benim olayımda da olduğu gibi- sonuçlanmayacak soruşturmalar açmak. Bütün düzende bu kadar anlamsız, saçma sapan şeyler varken, görevlilerin rüşvet ve yolsuzluktan uzak durması nasıl sağlanabilir?
Sayfa 43
Bir yerlerden tanıdık geliyor sanki...
K. bir hukuk devletinde yaşıyordu, her yerde barış hüküm sürüyordu, tüm yasalar işliyordu, böyle olduğu halde ona evindeyken baskın yapmaya kim cesaret edebilirdi?
Sayfa 4
Covid-19
... daha önce hayvanda görülen bir hastalık mikrobu doğrudan doğruya insandan insana geçecek ve salgına yol açacak şekilde evrimleşmiştir. Yine de salgın hastalık çeşitli nedenlerle yok olur, örneğin çağdaş tıbbın olanaklarıyla tedavi edildiği için ya da ortalıktaki herkes zaten mikrobu aldığı, ya bağışıklık kazandığı ya da öldüğü için.
Sayfa 267 - Tübitak
Gafletin bir kefareti olsa katbekat ödeyebilirim. Ama yok. “Yitik zamanın peşinde”yim.
Sayfa 12 - Timaş
Üç gündür yatıyordu. İlk günü bütün dünyaya küs, bedeninin yakınmasını dinledi. Oynak yerleri, başı durmadan “biz varız” diye bağırdılar. İnsan hasta oldu mu kendi etinin bilincine çok daha varıyordu. Belki onları toplum içinde yaşatan hastalık bilinciydi.
Sayfa 29
Reklam
"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
Sayfa 18