Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kesik Kol
Gelin tanış olalım İsi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz Yunus Emre "dam zengindi. Dünyayı versen doymuyordu. Ver Allah'ım, ver Allah'ım, kulun helal haram demez, yer Allah'ım, diyordu. İstiyordu, her gün daha çok istiyordu. Malına mal, zenginliğine zenginlik katıyordu sürekli. Kimseye bir şey koklatmıyordu. Biriktiriyordu
SAĞCI MISIN, SOLCU MUSUN ?
Hastanenin o odasında üç karyola vardı. Karyolanın biri boştu, birinde kafası, yüzü gözü, eli kolu sargılar içinde bir delikanlı yatıyordu. Delikanlı olduğu, sesinin körpe dinçliğinden anlaşılıyordu. Yoksa, mumya gibi sarıp sarmalanmış bu insanın yaşını belirtecek hiçbir görünür yanı yoktu. Yalnız tek gözüyle ağız boşluğu sargisızdı. Kapı
Sayfa 353Kitabı okudu
Reklam
Asbestli Adam ya da Geleceğin bir Alegorisi Her şeyi bilerek yaptığımı itiraf ederek başlayayım. Belki de kıskançlıktan yapmıştım. Diğer yazarların istedikleri zaman dört ya da beş yüz yıllık bir uykuya dalıp uzak bir geleceğe gitmeleri ve oranın harikalarına tanık olmaları haksızlıktı. Ben de bunu yapmak istedim. Her zaman sosyal meselelerin
Sayfa 109 - Dedalus YayınlarıKitabı okudu
bütün cüssesiyle karşımda dikildi, beni son bir kez yüreklendirerek Tanrı'ya inanıp inanmadıgımı sor du. "Inanmıyorum," dedim. Hiddetle yerine oturdu. Bana bunun imkânsız olduğunu, herkesin hatta ondan yüz çevirenlerin bile Tanrı'ya inandığını söyledi. O böyle inanıyormuş, bundan bir an kuşkuya düşecek olsa haya- tinin anlamı kalmazmış.
12:50 tefsirinden
Fakat aldığı emir üzerine elçi kendisine varınca yani Yusuf'u zindandan çıkarıp, hükümdara götürecek olan adam, o görevli kişi, Yusuf'un yanına varınca, Yusuf hemen zindandan çıkıvermedi de o görevliye dedi ki: Sen şimdi efendine geri dön, git de ona sor bakalım o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphesiz benim Rabbim, (O yüceler yücesi Allah'ım,) onların keydlerini, oyunlarını ve hilelerini bilir. O kadınların bana ne oyunlar yapmak istediklerini bilir. O, bilmek, öğrenmek için sormaya muhtaç değildir. Fakat başkaları işin içyüzünü bilmez. Onun için efendine söyle, sorsun, araştırsın, tahkikat yapsın, yaptırsın da benim sırf kadın hilesi ile ve haksız yere hapse atıldığım herkesçe bilinsin ve anlaşılsın; namusum, iffetim ve suçsuzluğum gereği gibi açığa çıksın da ben de onda sonra buradan çıkayım, diye ayak diretti. Ve çok dikkat çekici bir şeydir ki, asıl suçlu olan kendi hanımının adını vermedi, "ellerini kesen o kadınlar" diyerek ortaya konuştu. Bu kadar sene zindanda kalan Yusuf, zerre kadar sarsılmadıktan başka böylece büyüklük üstüne büyüklük göstererek, yine de nezaketten ayrılmadı. Bunu takdir eden hükümdar da bizzat tahkikata girişerek, kadınları huzura çağırıp sorguya çekti:
Ayrılıkları sürekli değiştirdik.Lazım olan olmayana kadar da ona bulaşmamalı bir müddet. Şu gece kalbine sor Sabahımı akşamımı mahvettim Acını çekiyorum Bana senin Şubat'ın lazım "Herkes Eylül de gelirmiş Sen Ekim de gel" Pişmanım (NERGİS,PAPATYA VE SEN)
Reklam
Hz Muhammed Ahlakı
1. Resûlullah’ın (as) Şemaili: Yüce bir ahlak üzere olan Peygamber, buhranlar ve vahşet içerisinde kıvranan insanlığa kendi ifadesiyle güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmişti. O, örnek davranışlarıyla vahşi bir dünyadan medeni bir dünya kurmuş, zulüm ve ahlaksızlıklarla dolu bir toplumdan “asr-ı saadet”e damgasını vuran altın nesiller
Medd ü Cezir - Temmuz Ayı Öykü/Deneme Etkinliği
Kavurucu bir soğuk… Kolumdaki saat sıcaklığı -40 °C gösteriyor. Ayak parmaklarımı hissetmiyorum, sanırım hücrelerim savaşmayı bırakalı çok oldu. Rüzgâr bıçak gibi, açıkta kalan bütün uzuvlarımı kesiyor. Halsizlik, günün yorgunluğu üzerine alınan ılık bir duş misali yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyor. Beynim numaralar yapmaya başladı, sıcacık bir
Top sana gelince spiker neden şükretmiyor?
Dedik ya Saffet Sancaklı Yugoslav göçmeni diye. Annesinin Türkçesi zayıftı. Söz Saffet'te. "Biz Türkiye'ye geleli neredeyse 50 seneye yaklaştı ama annemin Türkçesi, evde hep Boşnakça konuşulduğu için zayıf kaldı. Ben 1994 senesinde Galatasaray'a transfer oldum. Hakan Şükür ile yan yana oynuyoruz. Annem de bir maçımızı izliyor. Maçta top Hakan'a atılınca spiker Hakan Şükür diyor, bana atılınca ise Saffet diyor. Annem bilmiyor tabii Hakan'ın soyadının Şükür olduğunu. O maçı kazandık, gol de attım. Akşam eve geldim, annem dedi ki: sana bir şey soracağım. Sor dedim. "Sen o kadar iyi oynadın gol de attın, o spiker niye seni sevmiyor?" diye sordu. "Anne anlamadım, ne oldu?"dedim. "Hakan'a top gelince spiker hep şükrediyor ama sana gelince hiç şükretmiyor" dedi.
Sayfa 68 - KDY
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.