Kendine tarihçi.... :)))
Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten.... al sana kaynak Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
M Sinan Öznişastacı

M Sinan Öznişastacı

@ms1nan
·
1ha
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.
Sayfa 131Kitabı okudu
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Reklam
Hz Mevlana ...
Hazret-i Mevlânâ Eğitim Vadisinde Henüz Otuz Küsür Yaşlarında İken Zâhiri Bilginin Zirvesine Yaklaşır. Alacağı Mesafe Neredeyse Kalmamış Gibidir. Tam O Sıralarda Karşısına Sır Dolu Esrarengiz bir Derviş Çıkar : Şems-i Tebrizî. Elini öpüp kaybolur. Daha sonra tekrar gelir ve öyle bir sual sorar ki, kitapların satırları cevaptan habersizdir.
Kafka Okur Sayı: 68, Dipnot: Bulma Sanatı
Aynı değil hiçbir şey. Sabah kahvaltıları aynı değil, yürüyüşler aynı değil, filmler aynı değil, tatiller aynı değil, şaraplar aynı değil, akşam yemekleri aynı değil, uykular aynı değil. Bir şeyleri yarım yapıyormuş hissi, bir şeylerin tamamlanamayışı, işte tam da şurada, göğsümde koca bir yığın. Kimse aramıyor, bulmaya da yok telaşımız, bulsak da
kendime not
Bazen dünyanın boktan bir yer olduğunu unutup içindeki heyecanla "olum yaşamak güzel lan" diyorsun. Deme onu. Ne kadar boktan olduğunun hatırlatılması uzun sürmüyor. Ne kadar boş şeylere üzülmüşüm diyorum... ne gerek varmış ki bu kadar kendini heder etmeye... ne oldu, ne geçti eline? O üzüldüklerin gelip de, " ah canım benim" deyip boynuna mı sarıldı? Ya da sen üzüldükçe, her şey daha mı iyiye gitti? Üzülüyorsun diye kıymetin mi anlaşıldı, üzüldüklerin tarafından? Hayır. Hani o aşık olduğun kadın? Hani canım dediğin dostlar? Çıkarlarına ters düştüğü anda, seni hiç düşünmeden arkalarında bırakıp gitmediler mi? Hem de canını en acıtacak şekilde.. Peki ya, pişman olup geri dönenler? O çok beklediğin zamanda değilde; geri dönmelerinin artık senin için bir anlamının kalmadığı zamanda.. Şimdi hepsi koca bir hiç... şimdi hepsi sadece birer hayat dersi... ve tüm bunlar gösteriyor ki, bu insanlar üzülmen için değil; doğruyu bulabilmen için geçmiş hayatından. Herkes gibi seninde, bu evreyi yaşaman gerekiyordu. Birilerinin seni üzmesi; senin birileri için üzülmen... sonra zamanla bunların boşa olduğunu anlaman... sen bunları anlayalı oldu epey. Ola ki unutursan, hatırlaman için not ediyorum bunları. Şimdilerde kendi kendinle baş başa olsan da, gelecek günler farkındalığın huzurunu ve doğru insanları getirecek sana. Çünkü sen ne olduğunu, neden olduğunu; ne istediğini, neyi istemediğini anladın. Unutmadan, dışarı çıkınca anahtarı unutma! Geri dönüp ayakkabılarla içeri girince annen den 'olaaaa seni farş olasın bu halıyi baturmişsin' diye azar yiyorsun. A. Karaçay
Kendine Bir Soru Sor - Garib Çoban
İnsan neyle beraberse o olur ona dönüşür. Neye sarıldıysa, dünyaya onun g/özüyle b/akmaya başlar ve değişir. İnsanın kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa başkalarının hatalarıyla oynar durur. Teheccüt vakti geldi Azrail götürdü beni, ona gönlüm kaldı. Rahman’ın yazdığı şiirleri okuyanlarla virdim Huu. Aşığa her ayrılık duada bir bağdır. Dinlenmeyi
Reklam