Bugün dalgınım, dün de dalgındım
Aç bile değildim aynaya bakmasaydım Dünden kalmış yemekleri yerkenki gönülsüzlük
Gibi buradayım ...
Burayı sevmiyorum, bahsetmişimdir.
Un ufak olmak iyidir olmamaktan,
Hiç böyle demedim, rabbim de bilir
Bu bozuk güzellik, kalbimi yoran ...
Bir sandalye çektim zor günlerin altına
Ah ama
Kimse yüz vermiyor bana, sandalye bile
Beni çağırıyor, yarım kalan ne varsa
Bana düşüyor, her yağmur tanesini
Suya götürmek, o serin ırmaklara
"rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da."
Peygamber efendimizin uzun bir süre kendisine ayet indirilmemesin sonrasında, inanmayanların 'ne oldu? senin allah'ın seni bıraktı mı? senden yüz mü çevirdi?' soru ve alaylarının muhatabı olması ardından indirilen, ed-duha suresinin üçüncü ayet-i kerimesidir. ayetin devamında ise 've seni bırakmadı' buyurur rab.
Bu kitap da da onca hatamıza, onca günahımıza, hatta bazen isyanımıza rağmen bizi bırakmayan, bizden yüz çevirmeyen bir Rabbimizin olduğunu iliklerimize kadar hatırlatıyor bize..
Dili, akıcıcılığı samimiyeti harikulade..
"Sana şefkat eden bir rabbin var; sahipsiz değilsin. O seni ve diğerlerini şefkatle terbiye ediyor. herkesi merhametinin kucağında ağırlıyor. o seni sevdiği için var eyledi."
Sana şefkat eden bir Rabbin var; sahipsiz değilsin. O seni ve diğerlerini şefkatle terbiye ediyor. Herkesi merhametinin kucağında ağırlıyor. Seni sevdiği için var eyledi. Seni severek var eyledi. Senin varlığından hoşnut. Varlığın O'na yük değil. Yaşaman O'na ağır gelmez.
" Müjde kuşum! " demişti. “ Bilirim ki, kalabalıklar içinde yalnızsın. Ama hüzünlenme. İbrahim'in Rabbi, seni oraya çağırıyor. Unutma! Rabbini tek ilah bilenler, asla üzülmezler! ”
Çocukluğumdan beri farklı bir muhabbetim vardı Mekke şehrine. Ne zaman Kabe’nin resmini bir seccadede görsem secdeye kapanır ‘’Rabbim Kabe’ni görmeden alma canımı’’ diye ağlardım. Bugün bana ‘’Mutluluk nedir?’’ diye sorsalar cevabım ‘’Mekke’’ olur hiç düşünmeden. Nasıl desem… Sanki orada doğmuşsun, memleketin oraymış da gurbete düşmüş yolun!