Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
"Benden bir hata gibi bahsediyorsun," diyen Evelyn kocasına alınarak yanıt verdi. Julian kararlı tavrını bozmadı. Kendinden emin bir sesle: "Sana dair tek hatam, seninle buraya geldiğin ilk günden evlenmemekti," dedi. Evelyn'in gözleri parladı ancak kocası konuşmaya devam etti: "Sen benim en güçsüz yanımsın sevgilim, ancak en güçlü yanım da sensin! Söz konusu senken üstesinden gelemeyeceğim tek bir şey olmadığını biliyorum. Bana her şeyi, tüm delilikleri, tüm aptalca şeyleri, en cesur kahramanlıkları, dünyaya kafa tutmayı ya da onu hiçe saymayı... Kısaca her şeyi... Her şeyi, ancak sen yaptırabilirsin, Rosa!"
Reklam
"Ya Rabbim, verdiğin nimetlere, kelimelere, sağlık ve afiyete şükürler olsun. Sen bütün sinelerin ne gizlediğini bilirsin. İnşallah seni çok zikredip de felah bulanlardan oluruz. Gözleri perdelilerden, yüreği mühürlülerden, geniş dünyaya dar gelenlerden kılma bizi. Doğru yoldan, hayırlı kullarından, ilahi aşkından ayırma yolumuzu ne olur. Elif'in yüreğini genişlet, idrakını artır. Muhabbettir ki özüdür kainatın, yaradılışın, ne olur muhabbetinden mahrum bırakma."
Seni de vururlar bir gün ey acı.. Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın sözün türkülerin tükenir Ellerin koynunda kala kalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de Biz seni ta eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdin Avuçlarımızda Hira dağıydın Al atların tan yerine ayarlanmış
ÜÇ SORU Yıldızlar uykudaydı. Ağaçlar , kuşlar, ırmaklar ve insanlar uykudaydı... Bir de uzaktan bakıldığında eski bir yapıyı andıran, saray olduğunu anlayabilmeniz için bahçesine kadar gidebilmeniz gereken o yerde gözleri uyku tutmayan bir adam vardı. Başı ellerinin arasında gözleri yaşlı bir adam. Beynini kemiren sorulara cevap bulmaya
Acı seni de vururlar bir gün ey acı uçuşup durduğun kanatlarından sazın, sözün, türkülerin tükenir ellerin koynunda kalakalırsın
Reklam
KÖŞEDE BEKLEYEN ASKER Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bi sempati ile izlediler. Basamakları geçti, boş olduğu söylenen koltuğu el yordamıyla buldu, oturdu, çantasını kucağına aldı. Bastonunu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Katılımcılar ve Yorumlar: #5801199 Kurallar: #5782014 (BUTUNLESTIRILMIS HIKAYE) Islak, nemli ve soğuk bir akşamdı. Herkesin akşam yemeği için evlerine girip sıkıca kapısını kilitlediği Medine Sokak’taki lambalar yeni yeni ışıldamaya başlamıştı. Evlerden sokağa taşan çocuk çığlıkları
Reklam
Devlet
EFLATUN'UN (Platon) DEVLET ESERİNDE GEÇEN "İDEALAR ÂLEMİ" TASVİRİ: (Cemil Meriç'in 'Mağaradakiler' eserinin ilham kaynağı. Meriç, kitabın daha ilk sayfasında, "Ne gülüyorsun, bu anlattığım senin hikâyen." diyordu. Platon ise bu yazının sonunda söylüyor aynısını. Okuyacaklarınız, özetle bizim hâlimizdir.) *** Bir mağara düşün
Cinayet
Genelev Çiçekçisi Selim'in cesedi iki gecedir çiçeklerin arasında yatıyordu. Sırtüstü düşmüştü, çiçeklerin saplarını kesmek için kullandığı bıçak, kalbine saplanmıştı. Cumartesi gecesi öldürüldüğünü düşünüyorduk. Katil onu öldürdükten sonra kapıyı çekip çıkmış olmalıydı. Araya tatil girince çiçekçi bir gün kapalı kalmış, cesedi bu
Genelev ÇiçekçisiKitabı okudu
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.