Stefan Zweig'in okuduğum ilk kitabıydı. konusu ve anlatışı ile özgün ve mükemmele yakın bir kitap. Özellikle kahramanımızın satrancı öğrenme süreci beni çok etkiledi.Ve insanların zor şartlar altında kendinle baş başa kalma cesaretini göstermesi bakımından çok güzel örnekler vermiş Stefan Zweig. Kitabın sonlarına doğru dünya satranç şampiyonu karşısındaki oyununda kendisi ile mücadelesi psikoloji'nin insan üzerindeki etkisini ortaya koyuyor.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238,3bin okunma
Orhan Pamuk şahsen yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitaplar ile benim pek tasvip etmediğim bir yazar. Ancak bu önyargıyı yıkmak için önce 'KAR' romanını sonra da Kırmızı Saçlı Kadın'ı okudum. Kar romanı oldukça özgün bir konuya ve olay örgüsüne sahipti ancak Kırmızı Saçlı Kadın romanı doğu ve batı efsanelerinin devşirmesi niteliğindeydi. kitap adeta eski yaşanmış efsanelerin günümüze uyarlamasıydı.Duyguları güzel bir şekilde okuyucuya aktarmış ancak konusu tam bir devşirme niteliğinde.
Yeni yılın ilk okuması olan Kürk Mantolu Madonna, günümüz okurlarındaki popüler hallerine rağmen içerisinde taşıdıklarıyla bambaşka bir noktada konumlanıyor. Lise yıllarında külliyatını okuduğum Sabahattin Ali kitaplığının belki de en az hakkı verilen eseri. Kurgusunu içe dönük bir karakter üzerine kurduğu hikayede yazarımız, birden çok noktaya
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
"Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından..."