Yıllarca Vahşi Kadın arketipinin mitsel hayatını taşıyan kadınlar sessizce ağladılar: “Neden bu kadar farklıyım? Neden böyle garip (ya da ilgisiz) bir aileye doğdum?” Hayatlarının nerede fışkırmasını istedilerse, birileri hiçbir şey büyümeyecek şekilde toprağı tuzlamak için oradaydı. Doğal arzularına gem vurmak için konan bütün yasaklar yüzünden işkence çektiler. Doğanın çocukları olanlar, çatılar altında saklandılar. Bilim insanı olanlara, anne olmaları söylendi. Anne olmak isteyenlere, tamamen kalıba uymalarının iyi olacağı söylendi. Bir şey icat etmek istediklerinde, pratik olmaları söylendi. Yaratmak istediklerinde, bir kadının ev işlerinin hiç bitmediği söylendi.
Kimi zaman en gözde standartlara göre iyi olmayı denediler ve çok uzun bir zaman boyunca gerçekten ne istediklerini, nasıl yaşamaya ihtiyaç duyduklarını kavramadılar. Sonra da bir hayata sahip olmak amacıyla ailelerini terk etmenin, ölüme kadar süreceği yeminiyle umut bağladıkları bir evlilik yapmanın, daha aptallaştırıcı, ama daha iyi maaşlı bir şeye sıçrama tahtası vazifesi görecek işleri seçmenin acı verici yönlerini deneyimlediler. Yol boyunca, her yana saçılmış düşler bıraktılar.
...günün birinde, her şey sessizce birbirine karışıp kaynadıktan ve üzerinde çalışıldıktan sonra, artık ortada ateş ya da su değil şarap olacaktı yalnızca. İki ayrı ve zıt şeyin birleşiminden üçüncü bir şey doğacaktı.
Herhâlde Küçük Prens’i duymayan ve onu okumayan kurgusever kalmamıştır. Ondan bu kadar söz edilmesi, üzerine konuşulması bir tesâdüf değil tabiî. Onu kıymetli hâle getiren çocuklara hitap etmesine rağmen bünyesine gâyet dengeli bir şekilde dağıtılmış olan felsefedir. Böylesi şartlara sâhip bir mükemmel kitap daha araştırılsa muhtemel o ki ondan
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmr sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Beklide bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir