Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu sözü üç defa söyledi. Bundan sonra, "Lâ ilâhe illallah! İbadete layık olan ancak Allah'tır" buyurdu. Başını yukarı kaldırdı, bir şeyleri dikkatle seyreder gibiydi. Bu haldeyken sessizce, "Ben öyle kimseleri görüyorum ki onlar ne insan ne de cindir!" Bu halden kısa bir müddet sonra ruhunu teslim etti.
"Elbette onu gerçekten seviyor ya da gerçek bir şefkatle hoşlanıyor olamaz ondan!" Öyle olsaydı bu kadar cömert gülücükler saçmaya, aralıksız bir şekilde bakışlar atmaya, ölçülüp tartılmış özenli tavırlara, zarafet gösterileri sunmaya ihtiyaç duymazdı. Bence sadece beyefendinin yanında sessizce oturarak, çok az konuşarak ve ona daha az bakarak kalbine daha yakın olabilirdi.
Reklam
Gelmesem de bulutlar, kuşlar, rüzgârlar gelir Dağlar senin o rüya gözlerine eğilir Ufuk alır yüzünün renginden beyazını Mevsim sana getirir baharını, yazını Korkma, kış bende kalır yıllar boyu, bilmezsin Saçlarına damlalar düşer gülüm, silmezsin İçimden kopmuş gibi dinlersin şarkıları Gülümserken sessizce ağlatırsın suları
Sayfa 122 - TimaşYayınlarıKitabı okudu
-spoiler- Bu bir film olsaydı, öyle sanıyorum ki hayal tacirleri, tam mutlu olacakları sırada, ikisinden birini, hiçten ya da boktan bir sebeple öldürür, izleyicileri sarsarlardı. Galiba mutlu biten bir konuyu çağımız insanına yakıştıramıyorlar. Böyle bir sonu, alelade, yavan görüyor; çarpıcı, düşündürücü, dramatik ve de sanatsal bulmuyorlar. Belki de binbir sebeple mutsuz yaşayan insanları bu sebeple teselli etmeye çalışıyor ve demek istiyorlar ki: ‘’Üzülmeyin yalnız değilsiniz. İşte bunlar da mutsuz oldular. Gerçekçi olun, mutlu olmak umuduna kapılmayın. Hayat böyle.’’ Gelelim bizimkiler, hayal tacirlerine, drama kurallarına, çarpıcı son anlayışına ve hayata inat, sessizce ve gizlice, ölesiye mutlu yaşamayı sürdürüyorlar. Galiba, acılarla dolu çağımızda asıl çarpıcı son bu.
Her şeyin üstünde bir cansızlık, her şeyin üstünde bir uzaklık, çok uzaklardan geliyor sesler başka bir dünyanın yankıları gibi, hareketler hızını kaybetti, anlaşılmaz bir yavaşlıkta oluyor her şey, kimseyle konuşmuyorum, hiç kimseye bir şey sormuyorum, sorduklarına cevap vermiyorum, bir köşede sessizce oturuyorum..
Bizi en yakınımızdakiler öldürür, gürültü yapmadan hem de sessizce...
Reklam
Dertli Babalar
Dertli babaları hatırlatıyorlar ona. Hoyratça harcadıktan sonra her şeyi, tüm hesapları sessizce kapatan küskün, yaşlı adamları…
Hep Kitap YayıneviKitabı okudu
“İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir.”
Sayfa 64 - Can Yayınları
Ah şu ormanlar... .d
Bu görünümün umutsuzluğuyla sessizce yüreğimi besliyordum. Bu sırada hafif bir hışırtı beni ürküttü. Kaçmaya hazırlanarak gözlerimi çevrede gezdirdim, kimseyi göremedim: Ancak güneşin vurduğu kumlar üzerinde önüme doğru kayarak bir insan gölgesi geliyordu. Benimkine benzemiyor değildi; yalnızca dolaşıyor, sahibini yitirmişe benziyordu. O zaman içimde güçlü bir istek belirdi: "Ey gölge, sahibini mi arıyorsun?" diye düşündüm. "Sahibin ben olayım!" Ve yakalamak için üzerine atıldım. Çünkü bir kez ayaklarımın ucuna gelecek biçimde üzerine basmayı başarırsam, orada yapışıp kalacağını ve zamanla bana alışacağını sanıyordum. Bu davranışım üzerine gölge kaçmaya başladı. Ben de bu hafif kaçağın arkasından yorucu bir iz sürmeye kalkmak zorunda kaldım. Buna yetecek gücü bana yalnızca içinde bulunduğum korkunç durumdan kurtulma düşüncesi veriyordu. Gölge, henüz oldukça uzakta bulunan bir ormana doğru koşuyordu, eğer ormanın gölgelerine girerse kendisini ister istemez yitirecektim.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.