Sevda gözü patlayan bahar gibidir, yanıltır insanları. Geldi sanırsın, gelmemiştir. Geçti sanırsın, bin koku, bin yeşil ve bin umutla önüne çıkar. Bahar yanıltır.
Ayla Kutlu
Tatyana Pavlovna, onun her zaman aklında sanki çok önemli bir şey varmış, bu durumdan kendisi bile utanıyormuş gibi bir durumu var.
– Biraz daha insaflı olmanızı rica etmek isterdim, Andrey Petroviç.
– Haklısın, dostum; ama bir daha bütün bunlara hiç dönmemek için her şeyi söyleyip bitirmek de gerek, değil mi ya? Moskova’dan hemen bize başkaldırmak için geldin, gelişindeki amacın şimdilik bizce bilinen yönü budur. Bizi bir şeyle şaşırtmak niyetiyle geldiğinden, elbette söz etmiyorum. Sonra tam bir aydan beri bizde oturuyorsun, yine de bize kafa tutuyorsun. Hâlbuki sen, galiba akıllı bir insansın, bu sebeple kafa tutmak işini kendi hiçlikleri için öç alacak başka bir şeyleri olmayanlara bırakabilirdin. Hep kapalı kalmaya çalışıyorsun ama namuslu görünüşün, kırmızı yanakların, tam bir namuslulukla herkesin gözü içine bakabileceğine dosdoğru tanıklık ediyor. Kara sevdaya tutulmuş. Tatyana Pavlovna, neden şimdi bütün gençler böyle kara sevda hastalığına tutuluyorlar?
– Benim nerede büyüdüğümü bile bilmediğiniz hâlde kara sevdaya tutulduğumu nereden bileceksiniz?
– Ha, bilmecenin çözümü buradaymış, demek ki senin nerede büyüdüğünü unuttuğum için bana gücendin!
– Hiç de değil, rica ederim bana budalalıklar yüklemeyin.
İnsan bireyde güçsüz ve kimliksiz ama toplumun bir parçası ise, bir aileye sahipse ve her birinin diğerinden her zaman haberi varsa, işte o zaman güçlüdür ve zor yıkılır. Yıkılacaksa da bir gün, gözü arkada kalmaz.
Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yeryüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi:
“Yüzün aya benziyor.
Kaşın yaya benziyor.
Gözlerin yeşil alası.
Saçların