Fırtınam, felaketim, hasretim
Yetmiyor sevişmeler, yetmiyor
Şiddetin ne hoș, ne güzel şefkatin
Sevdikçe sevesim geliyor
Ölene kadar peşindeyim, bırakmam...
MED CEZİR
Dökülür yedi verenler teninden
Rengarenk açarsın mevsimli mevsimsiz
Bir tanem değişir kokun,
Isınır kanın beni yakarsın
Vazgeçilir gibi değil bu med cezirler
Tutuşur geceler yanar, geceler söner
Bedenim altüst, sarhoş başım döner
Karışır terime karışır terinin tuzu birtanem Vazgeçilir gibi değil bu med cezirler
Fırtınam, felaketim, hasretim
Yetmiyor sevişmeler, yetmiyor
Şiddetin ne hoş, ne güzel şefkatin
Sevdikçe sevesim geliyor
Ölene kadar peşindeyim, bırakmam...
Bir tanem felaketim, hasretim
Yetmiyor sevişmeler, yetmiyor
Şiddetin ne hoş, ne güzel şefkatin
Sevdikçe sevesim geliyor
Ölene kadar peşindeyim, bırakmam..
Fırtınam, felaketim, hasretim
Yetmiyor sevişmeler, yetmiyor
Şiddetin ne hoş, ne güzel şefkatin
Sevdikçe sevesim geliyor
Ölene kadar peşindeyim, bırakmam...
Kanmaz en uzun bûseye, öptükçe susuzdur,
Zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur.
Hani sevdikçe sevesim geliyor, uyudukca uyuyasım geliyor, yedikce yiyesim geliyor derler ya Türkçede, işte yukardaki dizelerde Yahya Kemal, hem yaşamın bu gerçeğini hem de güzel dilimizin müthiş âhengini yakalamış:
Âşık olan insan, sevdiğini ne denli uzun öperse öpsün, bu öpücüğün tadına doyamaz, çünkü öptükçe öpesi gelir, diyor.
Ama bunu nasıl söylüyor?
İnanılmaz bir ses ahengiyle ve insan ruhunun derinliklerindeki aşk dürtüsünün en belirgin özelliklerini vurgulayarak.