Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yunus Emre için Sevgi bir iletişim biçimidir O her zaman dostça davranış esas alır. Modern dünya kendini sevmeyi yüceltir. Oysa günümüz dünyasında insanların en büyük ihtiyacı insanın sevmektir. Öbür taraftan bazı Uzakdoğu felsefeleri insana kendini değersizleştirmeyi öğütler. Yunus Emre'nin ego ideali insanları sevmektir. Bu bizi gerçek bir itidale davet eder. Bu nedenle olsa gerek Yunus Emre'nin " Gelin tanış olalım / sevelim sevilelim / Bu dünya kimseye kalmaz" sözü BM duvarlarında asılı sözlerden biridir.
Beren, böylece Kral Felagund Finrod'un huzuruna vardı; ve Kral, Beor'un ya da Barahir'in soyundan olduğunu hatırlamak için yüzüğe gerek duymadan onu tanıdı. Kapalı kapıların ardında oturdular ve Beren, Barahir'in ölümünü, Doriath'da başına gelen her şeyi anlattı; Lûthien ile olan mutluluklarını hatırlayarak ağladı. Felagund, hikâyesini şaşkınlık ve endişeyle dinledi; Galadriel'e önceden söylediği gibi, uzun zaman önce ettiği yeminin ölümünü getireceğini anladı. Sonra yüreğinin ağırlığı içinde Beren'e konuştu. "Thihgol'un ölmeni arzuladığı açık; ama görülüyor ki bu hüküm amacını aşmakta ve Feanor'un Yemini yeniden iş başında. Çünkü Silmaril'ler, bir nefret yeminiyle lanetlendi ve onları arzuyla anan uyuşukluk içindeki biri bile büyük bir güçle doluyor; ve Feanor oğulları, kendilerinden başka herhangi birinin, bir Silmaril'i elde etmesine ya da sahiplenmesine katlanmaktansa tüm Elf krallıklarını harabeye çevireceklerdir, çünkü Yemin onları buna mecbur ediyor. Ve şimdi Celegorm ile Curufin benim salonlarımda yaşıyor; ve ben, Finarfın oğlu. Kral olmama rağmen, onlar ülkemde güç topladılar, kendi halklarından bir çok kişiyi yönetiyorlar. Ne zaman ihtiyacım olsa bana karşı dostluk gösterdiler ama korkarım, isteğini öğrenirlerse sana ne sevgi ne de merhamet gösterecekler. Ancak kendi yeminim de sürüyor; ve böylece hepimiz tuzağa düşürülüyoruz."
Reklam
Sevgi, tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. Biri düşerse diğerlerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu. Ancak sevgi, kesilemeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. Aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker. Onda ikisi de vardı. Annesine inanmıştı. Çünkü aksini söyleyen kimseyi tanımamıştı. Âşık olduğu kadın hariç. Sadece o. Sadece o kadın öğrenme güçlüğünü, konuşma zorluğunu, işsizliğini, garip davranışlarını önemsememişti. Sadece o, gözlerine bakıp, ''Sen benim için değerlisin'' demişti. Ama şimdi yoktu. Adını telaffuz edemediği bir hastalık. Doktorların adını defalarca hecelediği, ama aklında tutamadığı bir bela. Adı önemsiz bir felaket. Sonucu ölüm olan bir ölüm. Sevgi halatı. Düşenlerin kafatasını çatlatacak bir yükseklik. Acele etmeye gerek yok. Nasıl olsa ilk düşen öldü. Sıra herkeste. Elindeki tabancaya bakarken bunları düşünüyordu. Düşünebileceklerinin hepsini. Çünkü bunlar sonunculardı. Bir daha düşünmeyecek. Bir daha hissetmeyecek. Bir daha konuşmayacaktı. Ancak hayat kaygandı ve gözleri yere sağlam basmayacak kadar ıslaktı. Masadaki kâğıtlara kayan gözleri boş eline emretti. Mektubun devamını kavradı. Odada kendisinden başka kimse olmadığı için okuduğunu anlamamakla suçlanma olasılığı da yoktu. Yaşadığı son günü okuyarak geçirecek ve anlayıp anlamadığını kimse umursamayacaktı. Yalnızken, aptallık da, kötülük de yok oluyordu. Yalnızken korku yoktu. Bu yüzden ölmeliydi. Yalnız kalabileceği bir yere gitmek için. Bu dünyada olmayan bir yere varmak için intihar etmeliydi. Okumaya devam etti.
Sayfa 21 - Doğan KitapKitabı okudu
Buda bir ağacın altında meditasyon yapıyordu. Bu bir dolunay gecesiydi ve şehirden birkaç genç, felekten bir gece çalabilmek için ormana gelmişlerdi. Yanlarında bol bol şarap ve çok güzel bir fahişe getirmişlerdi. Buda’nın meditasyon yapmakta olduğu ağacın hemen yakınında yiyip içmeye, dans edip kadını soymaya başladılar. Hepsi sarhoş olduğu için
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Geri136
369 öğeden 361 ile 369 arasındakiler gösteriliyor.