Merhaba sevgili okur,
Yorumum kitap hakkında bilgi içeriyor. Sonunu bile yazdım, sonra demedi demeyin efenim :)
Ceza Sömürgesi’nde suç ve ceza kavramları farklı işliyor. İşlenen bir suçun yargılama süreci çok kolay. “Suçtan kuşku duyulmaz.” Suçu işleyenin savunmasının önemi yoktur. Zaten yargılama da adı var kendi yok bir kavramdır.
İşlenen suçun cezası ise ağır ağır işleyen, mükemmel tasarlanmış bir alet ile suçun niteliğinin bedenine kazınarak mahkumun öldürülmesidir. Benim anlatmaya dilim varmıyor ama subay ağzından salyalar akıta akıta, hevesle ve uzun uzun anlatıyor. İşin özü mahkumun çektiği ceza değil işkencedir.
Gelelim gezgine, gördüklerine tahammül edemez ama düzeni değiştirmeye de gücü yetmeyeceği için sessizce olan biteni izler. Arada bir isyan edecek olsa bile çok da kararlı olamaz.
Kitabın son kısmı ise daha da dikkat çekici. Düzenin değişeceğine ve yıllardır sürdürdüğü ceza sistemine dair inancın kalmadığını anlayınca histeri krizi ile subay kendisinin makineye bağlar. Mezar taşında da gelecekte bu ceza sistemini uygulayacak bir komutandan bahseden bir yazı vardır.
Tek oturuşta elimden bırakamadan okudum. Kısacık ama bir o kadar dolu bir kitap. Üzerine uzun uzun düşünmeye değer. Bir de radyo tiyatrosu var. O da oldukça başarılı, dinlemeye değer.
Bir alıntı: Adil ol!