Can sıkıntısı galiba akıcı bir şey. Yıllarca uğraşarak kendisine bir gedik açmayı başarıyor. Sonra da akıyor içimize. Orayı binlerce şeyle tıkamaya çalışıyoruz tabii: sabahları becerebildiğimiz kadar sıcak bir bakışla, bebeğin ilk yürümeye başladığı anın hatırasıyla, bütün gece parlatılmış "seni seviyorum'larla, hâlâ medet umulan "ben de seni"lerle, her şeyle... Ama sonuçta sıvı bu. insanın gözeneklerinden bile sızıyor.
Bu suretle Leyla’yı da, Necip Fazıl’ın sebebiyle kaçırdım. Fakat bundan müteessir değilim...söylediğim gibi, kendisine beş dakikada bir “seni seviyorum” , “ruhum” yahut “sevgilim” diye nerede ise “zanubezemin” ve bir eli kalbinde aşk itirafları isteyen bir kadınla, geçici de olsa müsabette bulunmak hoşuma giden şeylerden değildi.
Reklam
" Seviyorum kızım seni ! Böyle kalbimi acıta acıta seviyorum ! Sadece aşığım ! Sadece aşık ! Ve bunun ne demek olduğunu zamanla sende anlayacaksın !"
Tekrar tekrar dinlediğim şarkılar gibisin. Bazen üst üste yüz kere seviyorum seni.*
''Seni seviyorum... Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.''
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.