Umut etmek yoktu, hayal etmek yoktu, hayatı sevmek yoktu, sevilmek yoktu, aşk yoktu, arkadaşlık yoktu, şefkat yoktu, merhamet yoktu, hisler yoktu. Kendimi alıştırdığım kuru toprak değildi, itildiğim kuru toprağa alışmak zorunda kalmıştım.
İbn Teymiyye'nin yaşadığı asırda tasavvuf denilince fena, sekr, cezbe, vecd, vahdet-i vücut, sema, hırka, silsile, tarikat merasimi, tek ke adabı ve usulü, türbe ve yatır ziyareti, ermişlerden medet umma, evliyayı Allah katında şefaatçi ve aracı kılma, gayba erenler v.s. gibi hususlar anlaşılıyordu."' İbn
Teymiyye "İslam'ın ilk şeklinde yok" diyerek bunları reddeder. Buna karşılık Kur'an ve hadislerde çokça geçen velayet, kulluk, takva, rıza, tevekkül, ihsan, sıdk, salah, muhab bet ve ihlas gibi terimlere ağırlık verir. Allah ve resulü ile olmak, onları sevmek ve onlar tarafından sevilmek İbn Teymiyye'de tasavvufun alternatifini oluşturur.^
İçimde öyle ağır bir yük var ki bunu nasıl anlatabilirim ben bile bilmiyorum. Kaybetmenin ardından getirdiği yalnızlık meğerse insanı çok derinden etkiliyormuş. Her seferinde daha da derinden sorgulatıyor. Acaba daha farklı olabilir miydi? Daha çok arayabilir miydim? Nasıl olduğunu sorabilir daha çok vakit geçirebilirdim.
Yaşlandıkça insanlar daha çok çocuklaşıyordu ama biz bunlara tasalanıp durduk. Anlayamadık ki bunun ne çok kıymeti varmış. Bilemedik ki tekrardan onlarla uyumanın ne kadar değerli olduğunu. Bir tebessümün kıymetini. Yapmadık yapmamız gerekenleri. Konuşmadık sormadık duymadık görmedik. Ruhlarımız fani zevklerin peşinde bencilliklerimiz için çırpınırken düşünemedik ölüm nedir ne zaman gelir. Diyemedik bazı şeyler ansızın gider. Aslında hep biliyorduk ama göz ardı ederek yaşadık.
İnsan sonrasında elinde hiçbir şey ile kalıyor. Pişmanlıkları ve kalbindeki bu yük ile bomboş, yapayalnız...
Neden seni çok seviyorum demek bir külfet haline geldi? Neden ebeveynlerimiz bize sevgi göstermenin bu kadar zor bir şey olduğunu öğretiyor. Çok mu zor minnet etmek, özür dilemek sevmek ve sevilmek. Büyüğü ve küçüğü fark etmeksizin çocuk olabilmek. Neden farkında olmadan bastırılmış duygular ve görünmez kalıplar içerisinde yetiştiriliyoruz? Bunun sonunda giden gittikten sonra diyebildiğimiz tek şey değer miydi?
Şimdi soruyorum ben de değer miydi bunca şeye?
- "ellerin titriyor"
+ "geçer birazdan"
- "dudakların da titriyor"
+ "soğuktandır"
- "gözlerin yaşardı, iyi misin sen"
+ "nefes alamıyorum,"
- "ellerin titriyor, ellerin o kadar çok titriyor ki bir yere tutanamaya halin yok. ama şu kahrolası sigara parmaklarının arasından hiç eksik olmuyor be kızım. hastasın sen, ilacın olmadan nefes alamıyorsun ama hâlâ o zıkkımı içmeye devam ediyorsun. ne istiyorsun sen, ne"
+ "bana bir tane küllük alsana, cam olmasın ama, biliyorsun bizim evden kavga gürültü eksik olmuyor sonra kafamda kırılıyor. sen iyisi mi bana küllük ol, benim avuçlarımda yanmaktan kurtulsun"
+ "abi, ben böyle değildim ki. ben, değilim yani, biliyorsun tanıyorsun, abi noluyor bana"
- "kızım, bak sen görmediğin sevgiyi öyle sokaklarda arama boşuna bulamazsın, biliyorum aramıyorsun ama çocuksun sen daha, gençliğinin baharındasın, elbette sende sevmek sevilmek isteyeceksin bu çok normal. ama sana her tebessüm edene sen elinde çiçekle koşmayacaksın, her gözlerinin içine bakana kapılmayacaksın, her elini tutmak isteyenin yanına gidip başını omzuna yaslamayacaksın. bilmez miyim ben senin her şeye karşı dağ gibi durduğunu ama en ufak bir sevgiye oturup ağladığını. şimdi söyle bakalım, kimin kalbine erişmek istedin de duvarlarına çarpıp kırıldın"
Sevme Sanatı'nı okumaya devam ediyorum. Az önce kafamı karıştıran birkaç cümle okudum. Kaldım bu cümlelerde bir müddet.
'Çocuk sevgisi, "Seviyorum çünkü seviliyorum" ilkesine dayanır. Büyüklerin sevgisinin ilkesi, "Seviliyorum çünkü seviyorum"dur.'
Buraya kadar her şey okey. Devamı ile bağdaştırmada küçük bir sorun yaşadım.
'Olgunlaşmamış sevgi, "Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var" der. Olgunlaşmış sevginin söylediği ise "Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum"dur.'
Seviliyor olmanın, bizi seven kişiye ihtiyacımız olmasıyla ilgisi nedir? Sevilmediğimiz kişiye karşı ihtiyaç duyduğumuz hiçbir şey mi olmaz?
Ya da sevdiğimiz kişiye mi ihtiyacımız vardır sadece? İhtiyacımız olan kişiyi seviyor mu olmalıyız?