Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zulüm gören bir toplumun yanında olmak istemek, onlar için bir şeyler yapmaya çalışmak için bir dine veya ırka gerek var mı? Uzun zamandır aklımın almadığı şey bu . Ben Filistin 'deki insanlara ırklarından , dinlerinden dolayı değil, insan oldukları için ve insan olduğum için üzülüyorum ve yardım etmeye çalışıyorum. Zulüm gören bir toplumun yanında din veya ırk için duruluyor ise insanlıktan söz edemeyiz maalesef. Vicdanımızın kapılarını açmak için bir dine veya ırka gerek yok. Dillere pelesenk olmuş bir laf "din kardeşlerimiz" ya din kardeşiniz olsa ne olur ,olmasa ne olur? Yine çocuklar parçalanıyor yine insanlar açlıktan ölüyor. Bu yaşananları Yahudiler (sivil) de yaşasalardı tepki göstermeyecek miydik? Devletlerin yürütemediği diplomasinin sonuçlarını maalesef ki siviller çekiyor. Savaş, ordular arasında olur , iki tarafında karşılık vere bileceği şekilde olur. Evlerin bombalandığı , çocukların parçalandığı, insanların açlıktan öldüğü şey savaş değil insanlık suçudur. Bir insanlık suçuna ses çıkarmak için de dine ihtiyaç yoktur. Konu Filistin, İsrail değil, suçsuz, günahsız İNSANLAR.
Beklemek değildir sabır, sabretmek değildir azim, neşe değildir gülmek, susmak değildir vakariyet. Elem her zaman bir acı değildir. Güneş baktığın yerden doğar. Her haykırış öfkeden değildir. Her ayakta kalanın güçlü olmadığı gibi. Bazen yerdeyken bulursun ışığı. Bazen yürüyen merdivenlerin tersindesindir. İneceğin yerde gökkuşağı bitimi. Dedim ya her hazine altın değildir. Her melek yüzün aydınlık olmadığı gibi. Peki çark-ı devrana nasıl ola ki çomak sokacağız? Biz bir şey yapmayacağız. Olanlar zaten olacak. Bizde yapılanları zaten yapacağız. Doğrusuna ya da yanlışına hayat karar verecek. Doğru sanarken yanlış olan, yanlışa vah edip parıltıya kavuşan sen değil. Sayeni
Reklam
Türk Devleti ve Türk ulusunun nasıl. ne şartlarda kurulduğu hepimizce malum. Ne kadar ağlasanız da zırlasanız da kudursanız da gerçekler ortada. Ki bu gerçekleri ne ortaokulu, ilkokul seviyesinde bir çocuk gayet biliyor. -Bu raddeye gelecek kadar ne oldu size? Harbiden soruyorum n'oldu? Beyinleriniz yıkanmış. Çok yazık!- Aksi bir görüş
Ebru

Ebru

@marksistimge
·
25 Mayıs 2023 22:15
Türk devleti ve Türk ulusu, 1910'larda Ermeni, 1920'lerde ve 30'larda Kürt ulusunun seri ve toplu cinayetlerinin üzerinden inşa edildi. Bu tarz bir inşayı koruyabilmek ve süreklileştirebilmek için de bütün refleksler ve mekanizmalar, aynı temelde sonraki onyıllarda güçlendirildi. Sorumlusu elbette Türk halkı değil, Türk resmi ideolojisinin kurucu ve uygulayıcı iktidarlarıdır, İttihat ve Terakki'dir, Kemalizm'dir.
Sayfa 8 - SunuşKitabı okudu
DÖNGÜSEL EYLEMSİZLİK VE BIRAKTIKLARI
Sadece kaçıyordum. İçimdeki buydu işte, bir kaçış; yönü yok, yüzü yok. Sanki geriye bıraktıklarını düşünmeden evi terk eden buzdan bir adam gibiydim. Yüzüm de yönüm de kaçışımla eşdeğerdi. Esasında mutsuz da değildim. Belki biraz şükür provası biraz vaaz dinletisi geleneksel ve hipnotik bir etki yaratabilirdi üzerimde. Ama denedim. Çok denedim.
Aynen Öyle
"Hani bir evre vardır ya, toparlanmaya çalıştıkça diğer taraftan dökülür, sıkı sıkıya tuttuğun şey elinde tuz buz olur..."
26/04/2024 23:59
-Çok şey var ya, geçer ama :) +İçine atınca geçeceğini mi sanıyorsun :) -İçime seni attım, o mu geçmez sanki :)
Reklam
Gece yazıyorum, düşüncelerim tenha, ruhum kalabalığa gebe. Ağırdır gece yaşamak, her şeyin ağırlığından daha ağır. Mola veremiyorum hiçbir satırda, en yakın duraklarda inemiyorum. Rüyaları reddedilmiş bir yolcu gibi... Kompartımanda uyuyan bir hüzünbaz. Sabrım zırhtan güçlü, koruyor varlığımı. Görünmezliği düşündüm bir an. Gizlenmek, görünmez
Eskiyi özlüyor insan, geçmişi, geçmişteki insanları, yaşanan güzel anıları. İnsanların hayatına girdiği o ilk ânı özlüyor insan, sonrasında neler yapabileceğini bilemeden hayatına aldığı o anları. Eskiyi bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ne yaparsa yapsın aklı hep geçmişte bir yerlerde kalıyor insanin; bir anıya, bir fotoğrafa, birkaç cümle söze, çalan bir müziğe takılıyor aklı. Dalıyor uzaklara, hiç olmayacak yerlere ve belki de hiç ait olmadığı yerlere. Ne diyordu eskiler; "Kalp neredeyse insan oraya muteberdir" diye. Yani bizler hep ait olmadığımız yerlerdeyiz. Ya sonra? Keşkeler başlıyor 'iyi ki'ler dururken, cümleler yarım kalıyor. İç muhasebesi yapmak isterken yüreği sızlıyor, kalıyor orda kıpırdayamıyor. Belki de o an en iyi ilaç, en iyi teselli gözden düşen birkaç damla yaş... "Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır" diyor Dostoyevski ve ekliyor Nazim Hikmet "Eskimek ne güzel eksilmedikçe." Oysa hayatımıza giren insanlar değilmiydi bizi eksilten, yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları bize yaşatan? Düşmek değildir insanları üzen, elinden tutar gibi yapip itenlerdir aslında insani hayata küstüren. Gece karanlığının sonsuz düşünceleri değildir insanı uykusuz bırakan; kalbine girer gibi yapıp, senin kapını senin yüzüne çarpanlardır insanı hayata karşı bir sıfır başlatan. Demem o ki, bağ kurduğu her şeyle sınanıyor insan. Öyle yada böyle.. …
"O" evreyi biraz geçtik.
“Hani bir evre vardır ya, toparlanmaya çalıştıkça diğer taraftan dökülür, sıkı sıkıya tuttuğun şey elinde tuz buz olur,...
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Aklımda birkaç cümle vardı oradan ayrılırken, Musa Erman'ın bana söylediği "Belki de bu hikayenin eksik sayfası sensin Derin." cümlesi dönüp duruyordu kafamın içinde. Sonra kendi sesim yankılanıyordu kulaklarımda, "Bu bilye bana şans getirsin." Sonra Aziz Ata'nın sesini duyar gibi oluyordum, "Senin olsun, şans
Reklam
Elinden bir şey gelmeyince uzun uzun susar ya insan. Ben de susuyorum, ne kadar dayanır yüreğim bilmem ama içimde bir şeyler ölüyor, hissediyorum...
Bir süredir buradaki arkadaşlarım da dahil olmak üzere tüm yakınlarımı aksatıyorum. Farkındayım ama elimden bir şey gelmiyor. Hem sınav senem olması hem içsel sorunlar derken sizi biraz boşladım, bunun için özür dilerim. Yine de bir gün bir şey olursa, konuşmak isterseniz Ebrarınız hâlâ burada. Bunu bilin istedim çünkü size ben yazacak gücü bulamadığımda sizde bana yaşadıklarınızı anlatmakta çekiniyormuşsunuz gibi geliyor. Sakın böyle düşünmeyin. Ben yazacak vakit bulamıyo olabilirim ama er ya da geç size verecek cevabım her zaman olur. Sizi seviyorum, sevildiğinizi unutmayın. Öpüldünüüzz.
gönderme gününü söz vermeyeyim ya tembelliğim tutuyor arada :d
hey hey selam hanımlar. infak işine kaldığımız yerden devam ediyoruz. çok şükür iki çekilişi de bugün gönderdim ve yaklaşık sekiz kitap seksen beş türk lirası tuttu. biri ağrı biri de kayseri olmasına rağmen. şimdi de
Ey Oğul
Ey Oğul
,
Bir Ömür Böyle Geçti
Bir Ömür Böyle Geçti
kitaplarını göndereceğim diğerlerini henüz okumadım ve okumak istemediğim bir kitap yok. gönderiye herhangi bir şey yazmanız yeterli pazartesi açıklarım.
"Bazen uzanmam gerektiğini hissederim çünkü her şey üstüme gelmeye başlamıştır. Yukarı bakar maviyi veya griyi ya da siyahı görürüm. Ve içine karıştığımı hissederim. Ve bir an için kendimi özgür hissederim. Ve mutlu..."
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe's-semavati ve'l-aradîn! Yâ Hâlıkî ve yâ Hâlık-ı külli şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlubumu bana musahhar kıl! Kur'an'a ve imana hizmet için insanların kalplerini Risale-i Nur'a musahhar yap! Ve bana ve ihvanıma iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrahim aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Davud aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma şems ve kameri teshir ettiğin gibi Risale-i Nur'a kalpleri ve akılları musahhar kıl! Ve beni ve Risale-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve cennetü'l-firdevste mesud kıl, âmin âmin âmin! ~Lemalar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.