Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
RÜŞVET VE YOLSUZLUĞUN KAYNAĞI
Rüşvet ve yolsuzluk, yarı-sömürge yarı feodal bir toplumun ay- rılmaz bir parçasıdır. Bürokrasi; yabancı ve feodal menfaatlerin ge- niş halk kitlelerini sömürmesini kolaylaştıran bir araçtır. Bürokrat kapitalistler, komprador ve toprak ağası sömürüsündeki kârlardan pay alırlar. Bu onların ödülüdür. "Liberal demokrasi" ya da "serbest
İslam zaten Arabistan'da var olan kölelik problemini, onların özgür bırakılmaları noktasında insanları cesaretlendirerek çözmeye çalışmıştır. Müslümanlara köleleri özgür bırakmanın kendi günahlarına kefaret anlamına geldiği anlatılmıştır. Bir Müslüman'ın köle bir mümini kendi hür iradesiyle özgür bırakmasının çok büyük bir fazilet olduğu
Reklam
Amerika ve Batı Hindistan'ın işgalinden sonra köle ticareti trafiği 350 yıl devam etmiştir. Afrikalıların, iç kesimlerden getirilip gemilere bindirildiği Afrika limanları, Köle Sahili (Slave Coast) olarak ün salmışlardır. Sadece bir yüzyıl (1680'den 1786'a kadar) süresince, İngiliz Kolonileri için kaçırılan ve köleleştirilen özgür insanların toplam sayısı İngiliz yazarların tahminlerine göre 20 milyon kadardır. Bize söylendiğine göre 1790 yılında, 75 bin insan kaçırıldı ve bu insanlar kolonilerde işçi olarak çalıştırılmak üzere gönderildiler. Köleleri taşımak için kullanılan gemiler çok küçük ve kirliydi. Bu zavallı Afrikalılar bir sığır gibi sokuşturuldular ve bununla kalınmayıp birçoğu sadece 18 inçten oluşan ve zor bir şekilde hareket edebildikleri ahşap raflara zincirlenmiştiler. Onlara düzgün yiyecekler verilmiyor ve eğer hasta olurlar veya yaralanırlarsa medikal tedavi sağlama noktasında herhangi bir teşebbüste bulunulmuyordu. Batılı yazarların kendileri, kölelik veya zorla çalıştırmak için kaçırılan insanların toplamının en az yüzde 20'sinin Afrika'dan Amerika'ya taşıma sırasında can verdiğini ifade etmişlerdir. Köle ticaretinin altın çağlarını yaşadığı dönemde çeşitli Avrupalı uluslar tarafından kölelik için kaçırılan insanların toplamının, en azından 100 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamlar, kölelik kurumunu tanıdıkları için Müslümanları suçlayan insanların kendi kayıtlarıdır.
METE HAN'IN ÇİN İMPARATORİÇESİNE EVLİLİK TEKLİFİ
Hun hükümdarı Mete Han'a M.Ö. 192'de evlenmesi için Çinli prenses gönderen Çin İmparatoru Huei'nin bu hareketine karşı Mete Han, Çin'de asıl gücü elinde bulunduran Huei'nin annesine evlilik teklifi yapar. Mektup şöyle; Mete Han'ın mektubu; "Ben sazlıklar arasında doğup, sığır ve at topraklarının vahşi bozkırlarında büyütülmüş yalnız bir dul hükümdarım. Çin'e seyahat etmek özlemiyle çok defa sınır bölgesine gelmişimdir. Zatı şahaneleri de yalnız bir yaşam süren dul bir hükümdardır. İkimiz de zevklerden mahrum bir yaşam sürmekte olup kendimizi eğlendirme imkanımız yoktur. Ümidim ikimizin birbirimizde olanları, olmayan eksikliklerimiz için değiş tokuş etmemizdir." İmparatoriçe Lü'nün cevabı; "Yaşım ilerlemiş ve gücüm zayıflamaktadır. Saçlarım ve dişlerim dökülmekte, düzgün ve dengeli bir şekilde dahi yürüyememekteyim. Ch'an-yü herhalde çok abartılmış haberler duymuş olmalı. Ben kendisini bu kadar alçaltmasına layık değilim. Ancak, ülkem hiç bir yanlış yapmadı ve ümidim kendisinin ülkeme zarar vermeden sakınmasıdır." Bu cevap üzerine Mo-tu isteğinden vazgeçmiş ve teşekkürünü iletmek için elçi yollamış. Hani bize barbar diyorlar ya! Şu mektuptaki kibarlığa bakınca, en barbar halimiz bile bugünkü sizin dünyayı savaşa boğan, bitmez tükenmez hırslarınızdan daha incedir!
Iyyy
ucuzdur. Hatta kendi dışkısını da yiyebilmektedir. Cinsel davranışları da sığır, koyun ve keçi benzeri diğer hayvanlardan farklıdır. Herhangi bir zaman ve herhangi bir yerde cinsel ilişki ile meşgul olmasında domuz çok az çekinir. Dişi domuz, cinsel ilişkilerde çok agresiftir. Cinsel ilişkiye hazır olduğu zaman, ilişkiye girene kadar başka hiçbir şeyle ilgilenmez. Domuzlar da köpekler gibi cinsel ilişki den sonra birbirlerinin cinsel organlarını yalarlar. Halbuki, sığır, koyun ve keçi gibi diğer memelilerde böyle bir davranış görülmez.
Enes

Enes

@enesbir
·
06 Mayıs 21:44
DOMUZUN HAYATI
İlk elden fikir almak için, Domuz yetiştiren İndiana'ya bağlı Fisher'in çiftçileri ile bir mülakat yaptım. Bu çiftçilere göre, otlak ihtiyacı olmadığı gibi gübrenin ve diğer ölmüş hayvan etleri artıklarının da bulunduğu maddelerin üzerinde yaşayabildiği için, domuz besiciliği daha ucuzdur. Hatta kendi dışkısını da yiyebilmektedir.
64 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
YAŞAMA AZMİ
En son Knut Hamsun'un "Açlık" Romanı'nı okuduktan hemen sonra Jack London'ın "Ateş Yakmak" kitabını okumam hoş bir tesadüf olsa gerek. Her ikisindeki insanın fiziksel mücadelesinin ve sonrasındaki psikolojik direnişinin anlatımı oldukça etkileyiciydi. Jack London'ın anlatımı oldukça yalın, edebi ağdalı ve
Ateş Yakmak
Ateş YakmakJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202111,6bin okunma
Reklam
6. EN’ÂM SURESİ /SÛRETÜ’L HUCCE (Kanıt Sûresi)
En’âm; koyun, keçi, sığır, manda ve cinslerini ifade eden bir kelimedir. Sûrenin bazı ayetlerinde Arapların, kurban edilen hayvanlarla ilgili bazı gelenekleri kınandığı için En’âm sûresi denmiştir. En çok peygamber ismi En’am suresinde geçer. (18 ad.) 165 âyetten meydana gelip 91, 92, 93 ve 151, 152, 153. Âyetler Medine’de, diğerleri Mekke’de inmiştir. İniş açısından 55. Sûredir. Bu sûrenin inişine 70.000 melek eşlik etmiştir, diye hadis rivayeti geçmektedir.
Göçebe ve Bahçıvan Toplumlar
Göçebelik, insanların yaşayabilmek için ev hayvanlarına dayandığı toplumlardır. Yetiştirdikleri hayvanlar arasında sığır, koyun, deve, lama ve ren geyiği vardır. Göçebe toplumlar, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Asya'nın steplerindeki bazı yarı kurak topraklarda yaşamışlardır. ...Göçebe toplumlar, hayvanların, süt, yün, kıl gibi her türlü yan ürünlerinden faydalanırlar. Akrabalık (kabile) son derece önemlidir. (6) ...Bizler de tarihsel olarak göçebe bir kültürün mirasçılarıyız. ...Avcı ve toplayıcı toplumlardan sonra ortaya çıkan ikinci kol ise, toprağın daha verimli olduğu bölgelerde yaşamış olan bahçıvan (horticultural) (7) toplumlardır. Bahçıvanlık, toprağın işlenmesinde basit el aletlerinin kullanıldığı bir teknolojiye dayanır. Bu toplumlar, doğada hazır olanlardan daha çok, toprağı ekerek ya da işleyerek yiyecek elde ederler. Avcı ve toplayıcıların aksine, bahçıvanlık toplumları daha az göçebedir. (6) Thomson, W.E; and Hickey, J.V.; Age., 135-7. (7) Schafer, R.T.; Lamn; R.P., Age., 421-422
Sayfa 140 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­
Boğaların akciğerleri ve tenleri hariç her uzvu çok güçlü ve tesirli ilaçlardır. Özellikle erkeklerin üreter sistemindeki zayıflıklarını güce çevirme konusunda eşsizdirler. Kanlarında yoğun testosteron vardır. Boğa eti sığır etine nazaran daha sağlıklı ve daha güç vericidir. Boğa eti cinsel gücü artırır. Ancak burada bir noktanın altını çizmekte fayda vardır. Cinsel güç, sevişme sıklığı ya da yoğunluğu değildir. Burada bahsedilen şey, erkeğin eril gücüdür. Yani bedensel dayanıklılığı, direnci ve aktifliği...
Reklam
Mete Han'dan Çin İmparatoriçesi Lü'ye mektupla evlilik teklifi
"Ben sazlıklar arasında doğup sığır ve at topraklarının vahşi bozkırlarında büyütülmüş yalnız bir dul hükümdarım. Çin'e seyahat etmek özlemiyle çok defa sınır bölgesine gelmişimdir. Zat-ı şahaneleri de yalnız bir yaşam süren dul bir hükümdardır. İkimiz de zevklerden mahrum bir yaşam sürmekte olup kendimizi eğlendirme imkânımız yoktur. Ümidim ikimizin birbirimizde olanları, olmayan eksikliklerimiz için değiş tokuş etmemizdir."
516 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Marquis De Sade, kimine göre deli, kimine göre dahi; kimine göre sapık, kimine göre gerçekçi, ama bence en çok bir filozof. Tıpkı diğer filozoflar gibi bir öncü. Bir fark yaratmanın bedelini de ödemiş elbette. Kapatılarak. Her türlü haneye konuk olmuş. Konuklukları bir ölümle sonuçlanmama sebebi elbette zengin nüfuslu aristokrat bir aileye mensup
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)
Aline ve Valcour: Felsefi Roman (1. Cilt)Marquis de Sade · İthaki Yayınları · 202317 okunma
Bir diğer önemli ve daha güncel gelişme ise Nobel Ödüllü ekonomist Elinor Ostrom’un çalışmalarında karşımıza çıkıyor. Ostrom’un araştırmaları hem merkeziyetçi yapıların hem de özelleştirme gibi piyasa mekanizmalarının herkesin faydalanmasını gerektiren ortak kıt kaynak durumlarında çözümsüz kaldığını, bu yöntemler yerine kendi kendine organize
Hayır biz Suri istiyoruz
Koyun, sığır ve at yetiştirmekte çok usta olan bu Kazakları doğu illerini hayvan beslemeye elverişli bir bölgesine yerleştirip, hayvan üretmelerine yardım edilse Türkiye az şey mi kazanır? Kımız gibi, besleyici ve diriltici özelliği hekimler tarafından da kabul olunan eski millî içkinin yeniden ortaya atılması fena mı olur?
1.468 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.