Ey şimdi gül koması, gamlı, hüzzamlı beşik
Dikenleri bağrına gömen cüzzamlı beşik
Hatırla o hayalin dolunay çehresini
Saba Melikesi'nin uğuldayan sesini
O hayal, ummadığın anda vurmuştu seni
Antika bir iskelet gibi görmüştü seni
Yıllarca beklemiştin ansızın gelir diye
Kollarında ışıklı bir dünya bulur diye
Rakkase rubailer tutununca bahtına
Oturmuştu kibirli perilerin tahtına
Mısra-ı bercesteye benzerdi her dudağı
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Sana bir şey diyeceğim,
Ben sende çocukça,
Duygularım kalbimin sokaklarında,
Şımarınca elde durmuyor her şey,
İşte anla beni,
Aşk bu kadar basit değil.
Ne kadar güldük seninle,
Öldüğüm an
Bulutlara gizlediğim gözyaşlarım
Bir bir üzerinize düşecek
O sırada ıslandığınız herbir damlayı
Yüreğimde taşıdığımı hatırlayın
Yollara vurduğum topuk seslerini işitin
Dayanılmaz sandığınız bu sesleri
Hergün uzlaştırdığımı hayal edin
Ağaç dalları arasına gizlediğim tebessümleri
Ansızın bir leylek kanadında yollayacağım
Yüzünüze dokunduğunda
Bir buse çiçek açtığında
O an var olduğumu anımsayın
Bendine sığmaz deli bir çağıltı duyduğunuzda
Açın kulaklarınızı
Ben geldim diyeceğim size
Boynunuza bir buse kondurup gideceğim
Dönülmez maviliklere...
16/8/2023
Pınar PEKĞÖZ
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
Hani sen iyiydin
Halden anlardın
Hani sen git demiyecektin bana
Ve ben herşeye rağmen gelecektim
İçimde bir umut
Ellerimde olgun meyvalar
Dünya nimetleri
Sahiplenir miyim?
Yazgımı,
Tane tane akan gözyaşımı.
Tutabilirdim belki tek nefesimden aşağı,
Akıp dururken şırıl şırıl.
Benden giden,
Nasip miydi kısmet miydi?
Aynaların hatrı var sevgilim,
Yüzüme her baktığımda seni gösteriyor.
Öyle çok özlüyorum ki seni,
Bütün şarkılar sen, şiirler aşk kokuyor.
Zaman yok mekan kaybolmuş,
Tüm olanlar olmayanlar sen olmuş.
Bir gece vakti ansızın uyanıyorum.
Yine seni soluyor yine seni duyuyorum...
Güneşin hatrı var sevgilim,
Yine üzerimize doğuyor.
Senle koşuyorum senle
Karanlığa gömülü türlü bilmece,
Aklıma gelir de ansızın öylece,
Gündüzden kalan dertlerse nice nice,
Bilinmezle doludur sancılı gece...
Kalpte, ruhta, zihinde, bedende ayrı,
Hepten çekilmez olur sancılar gayrı,
Bunca ağrıyla sızıyla yatmak kolay mı?
Sancılı gece uyutmaz ki adamı...
İnsanlar densiz, iklimler de dengesizken;
Cehenneme dönüyor artık her mesken,
Kara gecede düşerken neşeli maskem,
Her bir sancılı gece, dert dolu mahzen...
Doktor MBC