“ Akreple Yelkovan ”
Geçmişin hatırına, akreple yelkovan geri döner mi? (Sahnede ki bankta oturan Aslı, cep telefonuyla oynayıp saçma sapan fotoğraflar çekmektedir. Sağ taraftan sahneye giren Alp, Aslıyı görür. Göz göze geldiklerinde fonda bir aşk şarkısı başlar, ardından ışık loş hale gelir. Sahne normale döndüğünde Alp tereddüt eder ama sonra Aslının yanına
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
Reklam
Dünya hayatında yaşanıp da üzüntü bırakan herşey cennete girerken silindiği için (çünkü cennete üzüntülü girmek yasak) geriye hatırlayacak pek bir şey kalmıyor. Biri demiş ki, mesela Hayati Bekir'e, dünyada tatlı olan bir şey hatırlıyor musun? "Yok abi yok," diyor, dünyada tatlı ne var, bir şey yok. Düşün düşün... En son birisinin aklına geliyor: Uyku vardı ya uyku! Hah, diyor, bak o tatlıydı! Tamam, gerçekten yahu, o tatlıydı... Şimdi gelin düşünelim: Seksen yıllık dünya hayatında uykudan başka cennette hatırlayabileceğin bir lezzet yoksa bu ne demektir? Uyku, ölüme benzediği için tatlıdır. Ruh bedenden biraz ayrılıyor ya, o bakımdan... Tamamen ayrılınca gör sen lezzeti... Lezzet, ruhun bedenden tamamen ayrılmasında. "Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber, Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?" Lezzet orada. Ayrılıp kendi mahiyetine dönmesinde...
Erdal İnönü'nin Fizik okumak istemesine çevresinin tepkisi
fizik dalında yüksek öğrenim o tarihte ülkemizde yalnız İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde yapılabiliyordu. Böylece benim de hedefim orada okumak oldu. Bu düşüncemi ağabeyime açtığım zaman hararetle desteklediğini hatırlamıyorum. Benim gerekçelerimi dinledikten sonra, "Sen bilirsin," gibi bir şey söyledi. Arkasından "Peki,
Sayfa 142Kitabı okudu
"Ve şimdi düşünelim. Aklımıza başımıza alıp düşünelim. Bütün aptallıklardan arınarak düşünelim. O içeri anadolularda bile bir turist kamerasını rengarenk giysileri içindeki bir köylü kızına çevirince, o kız alnını vakarla kaldırıp hiç aldırmadan yoluna devam edip gitmiyor. Önce elini açıo para için uzatıyor, bütün dolaştığı milletlerde pek antrenmanlı olan turist anlıyor hrmen, bir miktat para veriyor, kabul edilmezse fotoğrafını çekmek istediği objeye verdiği değere göre parayı biraz artırıyor ve onsan sonra küçük kızımız elini beline atıp poz veriyor çeksin için. Bir kayıp değil mi bu? Pekala. Dedim ya, aklımızı başımıza alalım ve düşünelim. "
297 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.