Kitap bir aydır elimdeydi kısa sürede bitirebileceğimi, kolayca adapte olabileceğimi düşünmüştüm ama öyle olmadı. Sayfa iki yüzlere kadar çok savruktu, konu dağınıktı, geçişler kafamı karıştırdı. “Ee şimdi nerdeyiz?” ya da “Bu da kim?” dedim çoğu kez. Birbirinden bağımsız olan ama bende etki bırakan, ruhuma, hayatıma dokunan cümleler fazlasıyla olsa da ben kitabın ortalarında dahil olabildim karakterin hayatına ya da bir süre dahil olabildiğimi sandım.
Birinci Dünya Savaşı’ndan Afrika’ya, Amerika’dan Fransa’daki bir akıl hastanesine savurduğu bir anti-kahramanın, Bardamu’nün öyküsü. Bardamu’nün öyküsünde sanırım beni yoran şey konular arası geçişin çok hızlı olması ve bir anda kendimi konudan tamamıyla kopmuş bulmamdı. Onun dışında muazzam tespitlerde bulunmuş Ferdinand. Zordun ama sevdiğim kitaplar arasında yerini aldın.
Ben Orada Sen Burada
Ben orada öldüm en çok orada bilmezsin
Orada zaman buruşmuş bir eski resimdi
Orada sen yoktun, gözlerin belli belirsiz
Koptum oradan, bir kırık heykelim şimdi
Bir kolum derin denizlerde tek başına
Ayaklarım çöllerde kum tepelerinde gömülü
Alıp götürür saçlarımı bir soğuk rüzgar
Ben orada öldüm, en çok orada bir
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyiVe Allah, burada yakındadır,
Şebboylar arasında, uzun çamın altında
Suyun bilincinde,
Bitkilerin kanununda.Ben müslümanım.
Kıblem bir kırmızı
"Bingöl'ün Hepsor köyünde geceleyin bir evden, sussun diye dışarıya
attıklarıbeş yaşındaki Cahide'yi almaya gidince bulamadılar.Sabaha
kadar aradılar..Sabahleyin uzaklarda bir el bulundu."
Sokaklarında kurtlar gezen köy...
Karanlıklarında neon ışıkları değil, kurt gözleri parlıyan gece ve
kurtlar sofrasında tadımlık bir çocuk: beş
Pirinç tanelerine çizdiğimiz kral resimleri bizi kurtaramadı
Ne de Babil'deki asma bahçeleri
Hakkını veremedik alınterimizin suçluyuz
Har vurup harman savurduk ömrümüzü
Akıllı bir maymun olmaktan öteye gidemedik
Şimdi bu kördövüşünde yenildikse suç bizim
Geç anladık zavallılığımızı
Her şeyi bu sağır göklerden bekledik yıllardır
Bizi kimseler inandıramadı ölüme
Bize kimseler öğretmedi insanlığımızı
Kim kurdu bu düzeni, nerdeyiz?
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta
Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller
Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi
Bu katı yürekli topraklar
Bu gülünç mezar taşları
Ölümler ölümler ölümler
Ölümlerden beter yalnızlığımız
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin
Söyleyin ne zaman aydınlanacak
Bu karanlık alınyazımız
Minibüs tıklım tıklım, ayakta zor duruyoruz. Yolcular önden değil de arkadan minibüse alınıyor, o derece yani. Şapkasını beğendiğim (şapkamın aynısı) bir genç arka kapıdan minibüse bindi. Şapkası, askılı gömleği ve şık giyimiyle genç ve efendi bir yüz. Tam mütebessim bir şekilde selam vermek isterken, alenen küfrü basmaz mı minibüsünü laçkalı
İslamı bir dava bilip bu dava için hayatını feda edenlerin hikayelerini duygu yüklü cümlelerle ifade etmiş yazarımız. İslam topraklarında mücahitler hangi sıkıntılara rağmen, hangi şartlarda davalarına sahip çıkmışlar, bu uğurda neler yaşamışlar bir nefha da olsa kitapta o hissiyatı almak mümkün. Hikayeleri okurken şimdi onlar nerde, biz nerdeyiz, onlar hayatlarını feda ederken biz miskinlik yatağında uyku ile boğuşuyoruz diye hayıflanıyor insan. Mahmut Efendi den Gazaliye, Seyyid Kutub dan Necmeddin Erbakan'a bir çok islam kahramanı yer alıyor kitapta....
Kudema Meclisiİhsan Şenocak · Hüküm Kitap · 2016525 okunma