*Kör Baykuş, kitabında çevirisini yapan Behçet Necatigil’in önsözü ile başlamaktadır. Necatigil, Kör Baykuş için Sadık Hidayet’in hayatının bunalımlarını, tekdüze ve karanlık gerçeklerini semboller, alegoriler ve birsamlarla nasıl şiirsel bir plana yükselttiğinin kanıtı olduğundan bahseder. Ki gerçekten okuduktan sonra bende tamamıyla aynı şeyleri düşündüğümü söyleyebilirim.
* ikinci bölümde ise “ yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. “ diye mükemmel bir ilk cümle ile başlar roman. Okurken çoğu kişinin aksine zorlanmadığımı, benim açımdan akıp giden bir roman olduğunu belirtmek isterim. Belki de bu roman için en hazır olduğum an’da okumuş olabilirim :) ama tabii bu düşüncem anlatılmasının oldukça zor olmasından kaynaklanan olağandışı bir roman olması özelliğinin asla önüne geçmemeli. Kafka üslubunun bolca hissedildiği, imgeler yönünden zengin, duygu geçişleri yönünden ise inanılmaz doyurucu bir eser.
* kitabın son bölümü ise yazarında yakın arkadaşı olan Bozorg Alevi’nin son sözü ile bitmektedir. Burada ise Hidayet’in kör baykuştaki karakteristik özelliklerinin aksine daha ılımlı, sakin ama ruhsal bunalımlar yönünden bolca sıkıntılar yaşadığını okuyacaksınız.
* kesinlikle tavsiye edeceğim, okuduğum için çok memnun kaldığım bir kitap oldu. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim :))