BİR KAÇ İYİ FİLM :))
Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.. 1- Yağmur Adam (Otizm) 2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı) 3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam) 4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 6- Akıl Oyunları (Şizofreni) 7- Wilber Ölmek
Doğum günüm..
Yarın benim doğum günüm ve yine yalnızım. Hayatım boyunca pek çok şey yaşadım ama nadiren birileriyle bunları paylaşma fırsatım oldu. Ailemle ilişkim iyiydi ancak arada mesafeler oluşturan yurtlarda kaldım. Dostlarımı saymak için parmaklarım yeterli. Genellikle hislerimi ve düşüncelerimi kendime sakladım, insanlarla pek içli dışlı olamadım. Yalnızlık benim için bir sığınak gibi; güvende hissetmemi sağlıyor ama aynı zamanda bir hapishane gibi, dış dünyadan izole ediyor. Doğum günlerim genellikle sıradan günler gibi geçiyor, ailem ve yakınlarım dışında kimse hatırlamıyor, belki de kimse bilmiyor. Ama bu sefer bir şeyler farklı hissediyorum. Belki de artık bu yalnızlıktan sıkıldım ve bir değişiklik yapma, insanlarla gerçekten bağ kurma zamanı geldi. Belki de yarınki doğum günüm, hayatımda yeni bir sayfa açma fırsatı olacak.
Reklam
Bir adam çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''Merhaba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın: Beni tanıdın mı?'' dedi. Adam: Hayır tanıyamadım''.. dedi. Kadın: 'Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın''dedi.. Adam kadına baktı ve şöyle dedi: Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu. Pablo Neruda
Edebiyat, hepimizin bu sitedeki ortak gayesi. Kimimiz günlük dertlerimizden, telaşlarımızdan kaçmak, kimimiz merakımızı gidermek, kimimiz bakış açımızı genişletmek, kimimiz de boş zamanlarımızı değerlendirmek için edebiyat şemsiyesi altına sığınmışız. Zaman zaman kendimize "Edebi bir metin nasıl okunur?", "Doğru bir okuma yapıyor
Kendini "Keşfedilmemiş güzellikler" e öyle güzel kaptırırsın ki diğer insanların "Sıradan" şeyler için bu kadar çırpınmalarını saçma bulursun...💫
Hem güzel, hem üzücü...
... Az önce 3 yaşındaki kardeşim Janya, bana "Dijwar, silgi jêbir e?" diye bir soru sordu. Yani, silginin Kürtçe'deki karşılığı "jêbir" mı diye sordu... Ben de, evet dedim. Sonra dönüp her zaman izlediği, Kurmancî, Kirmanckî(zazakî) ve Soranî yayın yapan çizgi film kanalı Zarok Tv'yi izledi. Bu size sıradan bir durum gibi görünebilir. Ama benim için apayrı bir mutluluk. Gençliğinin en verimli döneminde bile kendi dili hakkında bilgisi olmayan(uğraşmayan) insan sayısının fazla olduğu şu dönemde, 3 yaşındaki bir çocuğun kendi diline olan ilgi ve merakı elbette beni mutlu eder. Bir yandan da o kadar genç ve yaşlının 3 yaşındaki bir çocuğun dil bilinci kadar bilince sahip olmaması acı veriyor. Her millet kendi dili ile vardır. Bir milleti millet yapan en başta dildir. Bu Türk olsun, Arap olsun, Laz olsun, Ermeni olsun; kendi diline sahip çıkmayan, yeteri kadar saygı göstermeyen hiçbir kişiliğin saygınlığa erişeceğini düşünmüyorum. Dilinizle yaşayın, diğer diller ile kardeş olarak...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.