Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendisine Sen ey şehrin yerlisi, cesur, kararlı mühür Sen ey inatçi kıskanç, alçak gönüllü ve hür Karanlık geceleri korkutsa da günahım Kızlar Kayası gibi dikilip kaldı âhım Sefere çıkanların tatlı rüyâsı mısın Rûhumun cellâdı mı, yoksa hülyâsı mısın Konuşursun, sözlerin dâre çeker canımı Susarsın, çâresizlik büyütür isyânımı Siyaha boyanınca,
kendisine
Sen ey şehrin yerlisi, cesur, kararlı mühür  Sen ey inatçı kıskanç, alçak gönüllü ve hür  Karanlık geceleri korkutsa da günahım  Kızlar Kayası gibi dikilip kaldı âhım  Sefere çıkanların tatlı rüyâsı mısın  Rûhumun cellâdı mı, yoksa hülyâsı mısın  Konuşursun, sözlerin dâre çeker canımı  Susarsın, çâresizlik büyütür isyânımı  Siyaha boyanınca,
Reklam
Bir Kitap
Ölü bir fotoğraf makinesi gibi değil, bir sarhoş şarkısı, bir deli sayıklaması verimi gibi de değil, olanı olduğu gibi gören canlı bir insan kafası gibi, bir ''ruhlar mühendisi''ne benzeyen kitapları severim. Bence büyük sanat kitaplarını, sahicileri sahtelerden ayıran hususiyet şudur: Olanı durgun, taş kesilmiş olarak değil, olanı olduğu gibi, yani doğuş, oluş ve ölüş akışında aksettirmek. Dünü öğrenip, bugünü anlayıp, yarını sezebilmek. Göte'nin Faust'u, Balzak'ın romanları, Henri Heine'nin şiirleri, Şekspir'in dramları böyle oldukları için büyüktür. (..) Gorki'den Türkçe'ye çevrilmiş 80 sayfalık bir kitap. Kitabın adı: Mahkûmlar. Ben bu büyük hikâyeyi aslından okumuştum. Birçok dillere çevrilmiş olduğunu duymuştum. Türkçeye çevrilmesi büyük bir kazançtır. (..) * [Orhan Selim / Akşam, 30.1.1936]
Sayfa 139Kitabı okudu
Cılız kaynaklarıyla yetinen ve huzurunu bozacak her tür maceradan kaçınan bir mirasyedi gibi tem­belim. Bana nereden geldiğimi, nereye gittiğimi, neden Tanrı'nın yarat­tıklarının Sahibi olduğumu, beni üst-insan gücünde biri yapan İlahi Sıfatlar'ın neden bana emanet edildiğini, nasıl öleceğimi -sanki ru­hum gerçekten yok olabilirmiş
Sayfa 22
Anadolu'ya ayak basan uğurlu ve mübarek ayak, leşe konan kargalar gibi sahte muzafferiyetle ve İslam kanı içmekle serhoş, düvel-i müttefikanın kararmış gözleri önünde millete hamiyet, cesaret seromu zerk etti. Askeri ve mülki idareler perişan bir halde iken bir araya topladı. Üzerlerine hamiyet ve cesaret yağmurları yağdırdı. Türkiye'ye yeniden hayat verdi. İşte bundan ötürü Atatürk'ü bütün yürekle severim. Evet severim ve seveceğim...
Cemal Oğuz Öcal (1913-1971), İstanbul Erkek Öğretmen Okulunu bitirir (1935). Öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümüne girer. 3 Mayıs 1944 Turancılık olaylarında Serdengeçti ile birlikte tutuklanır; okuldan kaydı silinir. Berat edince 1947'de öğretmenliğe döner. Heceyle milli, hamasi şiirler yazar. Serdengeçti ile önceden
Reklam
kendisine
sen ey şehrin yerlisi, cesur, kararlı mühür sen ey inatçı kıskanç, alçakgönüllü ve hür karanlık geceleri korkutsa da günahım Kızlar Kayası gibi dikilip kaldı âhım sefere çıkanların tatlı rüyası mısın ruhumun cellâdı mı, yoksa hülyâsı mısın konuşursun, sözlerin dâre çeker canımı susarsın, çaresizlik büyütür isyanımı siyaha boyanınca,
Sayfa 32 - BİREY YAYINCILIKKitabı okudu
- Ben Orhan Veli,
" Yazık oldu Süleyman Efendiye" Mısra-ı meşhurunun mübdii.. Duydum ki merak ediyormuşsunuz, Hususi hayatımı, Anlatayım: Evvela adamım, yani Sirk hayvanı filan değilim Burnum var, kulağım var,
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.