Ölüm yokluktan iyi. Sıtma yokluktan iyi. Verem yokluktan iyi.
Sayfa 10
93 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Anadolu tabiriyle fakirlikten imanları gevreyen Yusuf, Mehmet, Mehmet çocuk ve Hösük birlikte Çukurova'ya gidip ırgatlık yapmak için yola koyulurlar. Hepsinin aklında kazanacağı para ile yapmak istediklerinin hayali vardır. Ancak işler istedikleri gibi gitmez. Çukurova'da tarımın makine ile yapılmasından dolayı ırgatlık, yarıcılık bitmiştir. Çukurova'da ufak tefek işleri yaparak aç biilaç dolaşırlarken Yusuf zehirli sıtma hastalığına tutulur. Ellerinden bir çare gelmeyen bu adamlara bir köyde rastladıkları kadın yol gösterir. Eğer hüyükteki nar ağacına gidip dua ettiklerinde ne muradları varsa gerçekleşeceğinin haberinin alırlar. Ve kitabın devamı da bu yolculuğun macerasıdır. Tarımda makineleşme nedeniyle işçilerin yaşadığı dram, Çukurova ve etrafındaki yöre insanın doğa ile ilişkisi, kapitalizmin Çukurova'ya düşen büyük gölgesi her anda görünüyor. Çukurova'yı ve o dönemi bizlere sade, akıcı bir dil ve kurgu ile anlatan usta kalemler Orhan Kemal ve Yaşar Kemal'e sonsuz minnetle..
Hüyükteki Nar Ağacı
Hüyükteki Nar AğacıYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20184,672 okunma
Reklam
Sen bazı gece yarılarında da bir sıtma nöbetine tutulmuş gibi aklıma geliyorsun.
Bu yaratık, çocukluk nedir bilmedi. Başka diyarlardaki çocukların gülüp oynamaktan başka bir şey yapmadıkları mutlu çağda, bu, yirmi yaşında bir delikanlının güç dayanacağı bütün ağır işleri görüyordu. Yük taşıyordu. Çapa çapalıyordu. Diğer taraftan sıtma, küçük böğrünü zehirli tırnaklarıyla oyuyordu. Acaba, doğduğu günden beri, bir defa olsun, hiçbir şeye güldü mü?
"Zaman git gide ateşini söndürür sevginin. Bir şey vardır, sevginin alevleri içinde, kendi kendini bitiren bir fitil gibi. İyilik de sıtma ateşi gibidir, yükseldikçe kendi kendini öldürür. Ne yapmak istiyorsak hemen yapmalıyız. Çünkü zamanla isteklerimiz değişebilir, durabilir, gecikebilir."
İşte binlerce yıldan beri, dünyanın her yerindeki masum halk toplulukları bu yollarda soyuluyor ve ahlâk düşkünlüğüne uğruyor. Bu duruma ise, hiç kimse aldırış etmiyor. Ama bir yerde veba, kolera, sıtma, çiçek gibi bulaşıcı bir hastalık çıktı mı, herkesi bir telâştır alıyor; yurdun her yerinde kıyametler kopuyor, çevre baştan aşağıya dezenfekte edilip ilaçlanıyor. Hastalığın çıktığı yerlere hemen birçok doktor gönderilmeye başlanıyor. Salgına karşı amansız ve şiddetli bir mücadele açılıyor. Her tarafa "Sakın kaynatılmamış suları içmeyiniz! Salgın hastalık her türlü haşere ve fareler, kemirgenler ile geçer. Bunlarla savaşalım!" türünden ilânlar yapıştırılıyor. Bütün insanlığı tehdit eden içki ve alkol salgınına karşı ise, maalesef hiçbir mücadele verilmiyor.
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.