Zihin kolaylıkla abartabilir. O abartmaktan keyif alır. olayları enine boyuna büyütür. Biraz acı duysanız büyük bir yaygara kopartır. Birazcık ıstırap çekseniz bu, dünyanın en büyük ıstırabı oluverir. Birazcık haz alsanız tüm dünyanın Zirvesine çıkıverirsiniz, öyle ki dünyada kimse böyle bir hazzı tatmamış olur. Bir kadına âşık olsanız şöyle dersiniz. içinizden: "Böyle bir aşk bugüne dek ne görüldü ne işitildi ve asla da yaşanmayacak. Bu eşsiz bir aşk"
Her yerde olan da bu ve herkes, "Bu eşsiz bir şey!" diye düşünüyor. Zihin her şeyi abartır, büyütür; o bir büyüteci
ve siz de ona inanırsınız.
İsrail ve Büyük Satrançta Son Hamleler
Şah / Mat mı?
Satranç en sevdiğim oyun ve yedi yaşından bu yana oynarım. Oyunu bana öğreten babam dışında birçok iddialı ismi yendim. Bazen de kaybettiğim oldu doğal olarak. Fakat genel olarak fena bir oyuncu sayılmam.
Satrançta meşhur açılışlar vardır; İspanyol açılışı, Hint açılışı gibi. Aynı zamanda
Bir gün nezle şikayeti ile hastaneye gidiyorsunuz ancak doktor beyninizde tümör olduğunu ve çok kısa bir ömrünüz kaldığını söylüyor. Eve dönünce karşınıza bir şeytan çıkıyor ve bir gün sonra öleceğinizi bildiriyor. Size bir kağıt kalem uzatıyor, ölmeden önce yapmak istediğiniz 10 şeyi derhal sıralamanızı istiyor. Siz olsanız ne yazardınız? Ardından şeytan size bir telefon uzatıyor ve ölmeden önce son kez birini arama şansı veriyor. Siz kimi arardınız? Ve sıkı durun, bir günlük ömrünüzü uzatmanın tek yolu dünyadan bir şeyi komple ortadan kaldırmak. Siz olsanız neyi yok ederdiniz?
Sorular kulağa eğlenceli gelse de derin bir düşünce ile içinden çıkması ve karar vermesi zor olurdu eminim. Farzedin ki hayatımızdan bir bir eksiltelim bir şeyleri. Ne uğruna peki? Biraz daha yaşamak için mi? Peki yaşamımız bu çabaya değer mi? Yoksa yaşam saydığınız şey birkaç gün daha fazla nefes alıp vermek mi?
Nefes alıp vermek ile yaşamak arasındaki farkı ortaya koyan bu güzel eser okuru yaşamanın anlam arayışına sevk ediyor. Sanırım hepimizin ölüm korkusu dediğimiz şey geleceği görememe pişmanlığı. Peki geleceği görme hevesiyle yanıp tutuşurken, bugünü, çevremizi, sevdiklerimizi kısaca sahip olduğumuz tüm değer ve varlıklarımızı ne kadar görebiliyoruz? Ya da çoktan o değerleri yitirdik de hâlâ sahibiyiz mi sanıyoruz? Ölmeden önce yaşamak istediğimiz 10 kalem istek gerçekten hayatımızın olmazsa olmazı mı? Öyleyse niye son günü bekliyoruz? Son günün yarın olabileceğinin ne kadar farkındayız?
Bal arısı görünümlü hırsızlar!
bir çiçek olduğunuzu düşünün,
çekicisiniz,
güzel kokuyorsunuz,
dolu dolusunuz
polenler ve çeşitli rayihalar ile.
var olanlarınız ile bir değersiniz
Yaptığınız seçimlere yıllar sonra yeniden dokunma şansınız olsaydı neleri yitireceğinizi düşünmeden geçmişi değiştirir miydiniz? Aşını, eşini, işini... Peki, birini kurtarmayı dener miydiniz? Ya da kurtarılması gereken siz olsanız, varoluşunuzu ortadan kaldırmak pahasına bunu yapar mısınız?
.
Yıllar önce kurulmuş bir müzik grubu, günümüzde sıkı
Şimdi arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatın,birlikte bir hayal kuracağız.Tarihin en uzun süreli imparatorluğu internet çağına denk düşerse neler olur bi düşünelim.
Osmanlı imparatorluğu yıkılmamış olsun ve Ortadoğu bütün petrol kaynakları ile birlikte imparatorluğun hakimiyeti altında olsun.Sınırsız imkanların gölgesinde 18 yaşında ergen bir